25 Şubat 2006 Sayı: 2006/07 (07)
  Kızıl Bayrak'tan
   Merkezi işçi kurultayı için asgari zemin
yakalanmıştır!
  Türkiye-İsrail ilişkilerinin “derin yara”
aldığı iddiaları temelden yoksundur
  Hamas heyetinin Türkiye ziyareti
  DİSK’in İzmit mitingine binlerce emekçi katıldı
Son eylemler ve gösterdikleri
  “Genel Sağlık Sigortası geri çekilsin!”
“Mezarda emeklilik istemiyoruz!”
Tersanelerde ücret gaspları artıyor...
  “Yeşil” ve çeteleşen devlet gerçeği.
  Devletin “yetkin mühendislik” saldırısı ve
TMMOB’un tutumu
Avrupa sosyal modeli: Bir, iki, üç... Daha fazla Bolkestein Yönergesi!/ Yüksel Akkaya
  Tarihten günümüze kadın ezilmişliği ve
kapitalizm (Orta sayfa)
  Bültenlerden
   8 Mart çalışmalarından...
   Güney’de bölgesel lise kampanyası...
Geleceğimiz ve özgürlüğümüz
için mücadeleye!
   Sanayi İşçileri Derneği Girişimi etkinliği
  Karikatür krizi Müslüman-Hıristiyan
çatışmasını körüklüyor...
  Irak’ta sistematik işkence!
  Almanya’da işçi-emekçi eylemleri
yayılıyor..
  Bir cinayetin ardından...
  Yeni dönem liberallerinin AKP hükümetinden beklentileri
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“Yeşil” ve çeteleşen devlet gerçeği

Susurluk olayıyla ortaya dökülen kirli ilişkiler arasında bir isim oldukça öne çıkmıştı; kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım.

Geçtiğimiz hafta İstanbul Emniyeti'nin Beşiktaş'ta düzenlediği bir operasyon nedeniyle bir kez daha gündeme oturdu Yeşil adı. Operasyondan son anda paçayı kurtardı mı, kurtarmadı mı? Kurtardıysa operasyonun haberini nereden ve nasıl aldı? Yeşil yaşıyor mu, ölü mü? Bu ve benzeri soruları gündeme taşıyan ise Emniyet'ten yapılan çelişkili açıklamalar oldu. İstanbul Emniyeti -Genel Müdürlük'ten yapılan tersi açıklamanın ardından da İstanbul Valisi- Yeşil'in öldüğü, dolayısıyla operasyondan kaçmış olamayacağı ve aranmadığı açıklamalarını yaptı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Yeşil'in öldüğüne dair bir bilgiye sahip olmadıklarını söylemesi ve arandığı yolunda açıklama yapması da İstanbul'un tavrında bir değişikliğe neden olmadı.

Yeşil'in ilişki ve faaliyetine ilişkin bir hafıza tazelemesini, Susurluk belgelerinden iki kısa alıntıyla yapmakta yarar var. Sözkonusu belgeler TBMM soruşturma komisyonunun ifade tutanaklarından oluşuyor. Yani, devleti yıkmayı hedefleyen ‘bölücü' örgüt iftiraları değil!

İlk ifade Hanefi Avcı'ya ait. Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcılığı yapan Avcı şu bilgileri veriyor Yeşil hakkında:

“... Yeşil denilen bir vatandaş var. Bu vatandaş geçmişte, Güneydoğu'da, jandarma tarafından eleman olarak kullanılan, bilgi alınan bir vatandaş, belki başlangıcında çok iyi niyetli, çalışkan, gerçekten oralara koşturan bir insan ama, daha sonrasında bu adam, bu grupların içerisinde en büyük para tahsilatçısına dönüşüyor. (...) Ama şu anda bu adam, Milli İstihbarat tarafından resmen eleman olarak kullanılıyor, Eymür ve arkadaşları tarafından.” (Susurluk Belgeleri 1, s. 17, Hanefi Avcı'nın ifadesi) Devamla şunlar söyleniyor: “Yani, Güneydoğu'da jandarma, Ankara ve İstanbul'da jandarma, ne zamana kadar; 1995 yılına kadar, 1995 yılından sonra MİT'e geçişi var.” (s. 52)

Yeşil hakkında komisyonu bilgilendiren isimlerden biri de, kendi ifadesiyle Jitem elemanı olan astsubay Hüseyin Oğuz. Yani o da devletin ‘iyi çocuk'larından, güvenilir elemanlarından birisi.

“Ben Genel Komutanlığa girerken kimlik gösteriyorum, bir de telefon ediyorlar, diyorlar ki ‘böyle, böyle bir astsubay gelmiş, görüşmek istiyor.' Bir kart veriyorlar, tekrar gidip bir kart daha alıyorum; ama Yeşil geldiği zaman kapıda karşılanıyor, koluna girilip götürülüyor. Yeşil böyle bir adam, konumu olan bir adam.” (Susurluk Belgeleri 1, s.184-185, Hüseyin Oğuz'un ifadesi. Astsubay, Jitem'de görevli) “Uyuşturucu olayında en güzel yönlendiren kişi bu. Hatta arabayla falan götüren kişi bu. Eğer bu işte menfaati olan kişiler varsa...” (Aynı ifadenin devamı, s.186)

Bu ifadeler daha pek çok suçun itirafını da içerecek şekilde uzayıp gidiyor. Ancak bu yazının amacı, Yeşil'in zaten resmi kayıtlarda bulunan ve kamuoyunun bilgisine sunulmuş olan suçlarının dökümünü tekrarlamak değil. Bugünkü yaşamı ve bağlantıları hakkında fikir yürütmek için bu iki kısa alıntı yeterli olacaktır.

Hatırlanacağı üzere, devlet Susurluk olayı nedeniyle kendine yönelen ithamları savuşturmaya çalışırken Yeşil'in öldüğüne dair de bir söylenti çıkarmıştı. Yeşil'in öldüğü iddia edilen yıl 1997'dir. Hanefi Avcı'nın, “şu anda bu adam, Milli İstihbarat tarafından resmen eleman olarak kullanılıyor”' ifadesi ise, Komisyon'un 4 Şubat 1997 tarihli birinci oturumu kayıtlarında yer almaktadır. Ailesinin iddiasına göre de, güya, 1996'dan beri Mahmut Yıldırım'dan haber alamamışlardır. Oysa, yine resmi kayıtlara göre Mahmut Yıldırım, Elazığ'daki Etibank Ferrokrom tesislerine 20938 sicil numarasıyla 1977 yılında yerleştirildiği puantörlük işinden 1997'de emekli edilmiştir. 3 Mart 1998'de Ankara'da evine düzenlenen bir operasyonda da, operasyonu yürüten polis yetkilisinin ifadesi ile, evden birkaç dakika önce ayrılmış ve ve yakalanmaktan kurtulmuş!

Bu operasyondan son anda kurtuldu haberinden sonra, oğlunun tutuklandığı geçen haftaki operasyona kadar, devlet cephesinde Yeşil'in adından sözeden olmadı. Bu aradaki yıllar içinde öldürülmüş olma ihtimali de gözönüne alınabilirdi, tabii operasyon nedeniyle çelişkili açıklamalar yapılmasaydı.

Emniyet içinden yapılan bu çelişkili açıklamalar, Yeşil'in hala yaşadığı ve kullanıldığına “resmi”, “güvenilir” kanıt kabul edilmelidir. Ancak bugünkü kullanımın artık son 10 yıldır iyice uzmanlaştığı açık olan çeşitli kaçakçılıklar gibi ‘akçalı' işlerle ilgili olması gerekir. Böyle olunca da, kullananların da nemalandığı, dolayısıyla, o telaşla yaşamadığı yalanına sarıldıkları artık bir varsayım olmaktan çıkmaktadır.

Zaten, son dönemlerde asker/polis cephesinde düzen cephesinden yöneltilen suçlamalar, açılan davalar, kesilen cezalar da hep akçeli konulara ilişkindir. 8 Şubat tarihli gazeteler, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil'in haksız mal edinmek suçundan 2 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırıldığı, TSK'dan da çıkarıldığı haberini vermişti. Aradan çok geçmeden, 19 Şubat tarihli gazetelerde bu kez eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır'ın “çete üyeliği”nden tutuklandığı haberleri yer aldı. Tabii bu çete, resmi ifadeyle “çıkar amaçlı suç örgütü” anlamına geliyor. Sonuçta, Yeşil'le veya yeşilsiz, asker ve polis suç işlemeye devam ediyor. Açığa çıkan örneklerdekine benzer birkaç olay, bu kurumların bir “temizlenme” operasyonu yürüttüklerini gösterse de, bu, çeteleşen devletin açığa çıkmış pisliklerinin süpürülerek alanın aynı faaliyetler için “temizlenmesi”ni amaçlıyor. Bu arada, Yeşil gibi bir türlü açığa çıkarılamayanlar da faaliyetlerine aynen devam ediyorlar.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Çamlıkule Kültür-Sanat ve Dayanışma Derneği kitlesel bir etkinlikle açıldı

Buca Çamlıkule semtinde yaklaşık sekiz ay önce çalışması başlayan Çam-Der açıldı. Dernek çalışması semtte yaşanan sorunlar üzerinden gelişti. Sekiz ay önce Buca BDSP çalışanlarının gerçekleştirmiş olduğu “Yoksulluğa mahkum yozlaşmaya teslim olmayacağız!” kampanyasının gücüyle başlayan dernek çalışması semtteki ilerici güçlerin ve gençlerin katılımıyla devam etti. Yoksulluğun ve yozlaşmanın yarattığı sorunlar üzerine yapılan toplantılar, piknikler ve birebir sohbetlerle semtte bir derneğin gerekliliği ortaklaştırıldı. Açılış etkinliği öncesi yoğun bir çalışma gerçekleştirildi, semtte çalınmadık kapı bırakılmadı. Bin adet el ilanı dağıtıldı. Bin adet afiş Üçkuyular, K.çeşme, Yıldız, Çamlıkule, Kozağaç güzergahlarına ve semtlere yoğun bir şekilde yapıldı. Derneğin neden gerekli olduğu ve açılış amacı anlatıldı. Emekçi kitleler derneği sahiplenmeye ve çalışmalarında aktif yeralmaya davet edildi.

Açılış günü saat 16:30'da etkinlik başladı. Açılış konuşmasının ardından mücadelede yaşamını yitirenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Daha sonra sahneye Dernek Başkanı Erdal Arslan geldi. Derneğin amaç ve hedefleri ile düzenlenecek atölye çalışmaları ve etkinlikleri üzerine bir konuşma yaptı. Daha sonra yönetim kurulu üyesi H. Ana 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü üzerine bir konuşma yaptı ve dernekte yapılacak 8 Mart etkinliğine herkesi davet etti. Yönetim kurulu üyesi tekstil işçisi Yurdanur İldan ise işçi kadınların yaşadığı sorunlar üzerine bir konuşma yaptı. Konuşmalardan sonra BDSP, Kızıl Bayrak, İzmir Cezaevi İnisiyatifi, İşçi Kültür Sanat Evi, Kavel Müzik Grubu, Ekim Gençliği, Gaziemir-Torbalı'dan tekstil işçileri, Gaziemir serbest bölgeden metal işçileri, Çiğli İşçi Platformu tarafından etkinliğe gönderilen mesajlar okundu.

İşçi Kültür Sanat Evi Şiir Grubu'nun ardından sahneye bağlama grubu çıktı. Verilen kısa bir aranın ardından sahneye çıkan Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu'nun Avrupa Birliği ve işçi sınıfı üzerine oynadığı oyun beğeniyle izlendi. Etkinliğin sonunda Kavel Müzik Grubu sahne aldı, türküleriyle etkinliğe ayrı bir coşku kattı.

Etkinliğe yaklaşık 200 işçi, emekçi ve genç katıldı.

Kızıl Bayrak/Buca