İstanbulun iki damla yağmura yenik düşmesinin ardından, hemen, bir istimlak kararı açıklanmış bulunuyor. Karar, öncelikle ve esas olarak Alibeyköydeki dereboyunu kapsıyor. Bölgenin su altında kalmasıyla ilgili görüntülerdeki okul gibi resmi konutların varlığı, eski istimlak kararı ve buna hazırlık bazında yapılmış konutların farklı biçimlerde kullanımı gibi olgular ve bölgede yaşayanların çeşitli iddiaları, istimlak kararının altında hiçbir iyiniyet, hiçbir insani değer bulunmadığını göstermeye yetiyor. Zaten bölge halkı da bunların bilincinde olmalı ki, çektiği tüm eziyete, büyük maddi kayıplara vb. rağmen, istimlak kararına sıcak yaklaşmıyor.
Devletin yine kendi kayıpları üzerinden rantiyeye çıkar sağlama peşinde olduğunu düşünüyorlar. Sonuna kadar haklı oldukları ise çok açık.
İstimlakı dere ıslahının, onu da fakir fukarayı boşalttıkları bölgenin rantiyeye peşkeş çekilmesi izleyecektir. İstimlak edilecek konutların hali ortada. Bu konutlarda yaşamak zorunda kalanlar da sermayedarlar, rantiyeciler, vurguncu-soyguncu takımı değil her halde. Geriye esnaf kalıyor. Fakir-fukara kesimi dışında yani. Fakat yine göründüğü kadarıyla, bölge esnafı da, büyük oranda, sermaye sınıfının alt tabakası denebilecek küçük esnaftır. Yani, sistem açısından gözden çıkarılabilecek kesime dahildir.
Orman alanlarını yağmalama yasası ve gecekondu yıkım kararları ardından bu istimlak kararı, AKP hükümetinin İstanbuldaki toprak rantı konusunda ne kadar bilgili ve kararlı olduğunu göstermekte. Ya da, İstanbuldaki toprak rantiyesinin hükümet üzerinde ne kadar etkili olduğunu. Her ikisi de aynı kapıya çıkıyor. Ezebilecekleri, elindekine el koyabilecekleri tüm yoksulları yerinden-yurdundan edecek, evsiz-barksız bırakacaklar. Yıkımlarla bedava, istimlaklarla üç kuruşa el koydukları bu toprakları da sermaye sahiplerine peşkeş çekecekler. Hak sahipleri buna izin verirse tabii...
Pendikte yıkıma karşı direnenler, Alibeyköyde istimlaka hayır diyenler, hükümetin işinin o kadar da kolay olmadığını gösteriyor. Daha da zorlaştırmak, hatta, tümüyle imkansız hale getirmek mümkün. Bu da, haklarına sahip çıkmak için birleşmek ve örgütlü bir direnişle yağma planının karşısına dikilmekle olabilir.