Yeni iş yasası, birilerinin beklentilerini boşa çıkararak Çankayada da onaylanarak yürürlüğe girdi. Ve bu yeni yasa altında ilk toplu sözleşme görüşmeleri yapılıyor. Dolayısıyla da taraflardan görüşmelere ilişkin çıt çıkmıyor. Ne kapitalistlerden ve ne de sözde işçi temsilcisi sendikacılardan. Bu suskunluk hayra alamet değildir. Bu suskunluğun arkasında yine sınıfa karşı büyük bir ihanet gizlenmektedir.
Nasıl konuşsunlar ki? İşçiyi ilkel bir köle derekesine düşüren yeni yasa altında imzalanacak bir toplu sözleşmeden ne hayır beklenebilir ki kalkıp sözünü etsinler! Sendikacılar susuyor, çünkü imzalayacakları metinler bugüne dek imzaladıklarına taş çıkartacak gerilikte satış sözleşmeleri olacak. Kapitalistler de susuyor, çünkü artık onlar için söz devri bitti, şimdi iş uygulamada. Henüz işin başında, işçileri ayağa kaldırma riski taşıyacak sevinç naralarının lüzumu yok. Bir isterken beş aldıklarına göre, yeni yasal düzenlemeleri sessiz sedasız uygulamaya sokmak onlar açısından en iyisi.
AKP hükümeti eliyle yürütülen tek saldırı, bu yeni kölelik yasası değil elbet. Hak ihlallerinin, hukuksuzluğun, işkence ve eziyetin haddi hesabı yok. Bu böyle olduğu halde, bir yandan da ABye uyum tartışmaları ve sözde demokratikleşme yasalarıyla uğraşmayı ihmal etmiyorlar. Hatta, ne kadar ciddi olduklarını ispat etme kaygısıyla olsa gerek, konuyu gündemin ön sıralarına yerleştirip, kitleleri günlerce oyalamayı da ihmal etmiyorlar. AKP Avrupa demokrasisi ile uyumu ne kadar çok istiyormuş da, birileri yolunu tıkıyormuş!..
Böyle demokrasicilik oyunlarının sergilendiği bir toplantıda, baş aktör Erdoğanın demokrasi fikri, sırf kendisine soru sormaya yeltendiği, yani konuşmaya çalıştığı için, bir genç bayanın polis tarafından tuvalete hapsedilmesiyle çelişmiyor. Ne de, polisin çocukların yüzüne pislik sürerek kent merkezinde teşhir turu yaptırması.
İşte memleketin hali, işte burjuvaların demokrasi anlayışı...