31 Mayıs'03
Sayı: 21 (111)


  Kızıl Bayrak'tan
  Düzen içi didişmelerin gizleyemediği!
  Umut sınıf kavgasında!
  AKP hükümeti işçi düşmanlığına devam ediyor!..
  Tuzla Deri-İş yöneticilerine tutuklama
  Kölelik yasasına ve özelleştirme yağmasına karşı genel grev, genel direniş!
  Petrol-İş Bursa mitingi ve röportajlar...
  BM, emperyalist yağma savaşına ve sömürgeciliğe onay verdi
  TÜSİAD'ın ABD ziyareti...
  Sınıfın devrimci mücadele programı altında birleşelim, savaşalım, kazanalım!
  ABD'li savaş kundakçılarından Ankara'daki uşaklara yeni azarlamalar...
  Af istemi pişmanlık yasasının alternatifi olamaz...
  Alman işçileri saldırıya direniyor...
  Fransa'da güçlenip yaygınlaşan sınıf mücadeleleri
  Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu Bülteni'nden...
  Özgürlük sosyalizmle gelecek!
  Gençliğe dönük faşist saldırılar...
  Duydunuz mu?
  Nurhak şehitleri devrimci sınıf kavgamızda yaşıyor...
  Dikkat!.. 'Dalgalı'da dalgaya gelmeyin!
  Sosyalist basına baskılar sürüyor...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan

Devletin tepesinde, “genç subayların” AKP’den rahatsız olduğuna ilişkin haberlerle başlayan tartışmalar geçen haftanın temel gündemiydi. Ecevit hükümeti dönemindeki Anayasa kitapçığı fırlatma nedeniyle(!) patlak veren krizden dersler çıkarılmış olsa gerek, bu kez tartışmanın tarafları Borsa’yı düşünerek hareket ettiler. Böylece, 28 Mayıs’ta yapılan MGK toplantısında bu konuyla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı.

Ama biliyoruz ki, uşaklıkta birbirleriyle yarışan hükümet ve ordunun uygulanmakta olan uşakça politikalara ilişkin birbirlerinden esaslı farkları yok. Tabii ki, tepede didişmelerin olmaması bunun için yeterli değil. Değil, zira sermaye devleti 80 yıllık tarihi boyunca hiçbir zaman istikrarlı bir siyasal tabloyu sağlayacak bir iktisadi alt yapıya sahip olamadı. Son 50 küsür yıllık gelişmesinde hemen hiçbir alanda bağımsız bir politika izleme gücü bulamadı. Emperyalist kıskaç her geçen gün daha fazla daraldı. Bu tablo içinde AKP hükümeti de, diğerleri gibi, uşaklıkta daha hızlı hareket etmek ve bu arada kendisine ve temsil ettiği kesimlere bir takım ayrıcalıklar sağlamak istiyor. Her düzen partisi gibi, “bal tutan parmağını yalar” dercesine kendi yandaşlarını yönetim mekanizmasına dahil etmek, böylece çıkarlarını sağlama almk istiyor. Onun dinci özlemleri canlı tutmaya dönük başka adımlarını da önplana çıkaran ordu ise, hem ulusal hem de uluslararası alanda kontrolü elden bırakmak istemiyor. Özellikle, AB’ye üyelik ve ABD ile gerilen ilişkilerin düzeltilmesi konusunda AKP hükümetinin kendi başına önplana çıkmasını can sıkıcı bir durum olarak görüyor. Bu sürtüşmelerden kimin daha kazançlı çıkacağını ise zaman gösterecek. Ama şimdiden belli ki, bunca gürültü ve patırtı ordunun hancı, hükümetlerin yolcu olduğu bir mahalde gerçekleşiyor.

Bizi asıl ilgilendiren asıl nokta ise emekçilerin kafasının karıştırılarak yaratılan toz duman içinde bir dizi saldırının peşpeşe hayata geçirilmesidir.

Bizi bekleyen görev AKP’nin demokratikleşmeyi, ordunun ise irticacı güçlere karşı çağdaş toplumu ve laikliği temsil etme iddiasıyla bir yer tutmaya çalışmasının yaratacağı yanılsamalara izin vermemek, sermaye iktidarının karşısına tok bir sınıf tavrıyla, sınıfın örgütlü gücüyle çıkmaktır. Aynı şekilde sendika ağalarının yarattığı yanılsamayı parçalamak, ördüğü barikatları yıkmaktır. Ancak bu yolla işçi sınıfı, onların gündemine karşı kendi gündemiyle çıkmayı başarabilir.

7 Haziran günü izmit’te yapılacak özelleştirme karşı mitinge bu sorumlulukla hazırlanmalıyız.

***

Okurlarımızı bundan böyle Ekim Gençliği’ dergisi ile yazışmak için ekim_gencligi@yahoo.com adresini kullanabilirler.