Amerikan emperyalizmi Iraka yönelik işgal saldırısını Irak halkına özgürlük sosuna bulayarak sunmaya çalışmıştı. Önce, başlarına yağdırdığı tonlarca bombasıyla, topu-tüfeğiyle, öldürerek özgürleştirdi Irak halkını. Şimdi de, girdiği kentlerde yağmacılığı teşvik ederek, ahlaktan ve onurdan soyundurarak özgürleştiriyor! Irakı yağmalamaya gelenler, yağmacılığı teşvik ederek kendi çürümüşlüklerini Irak halkına da bulaştırmaya çalışıyorlar. Günler, haftalar boyu bombaladıkları, yakıp-yıktıkları kentlerden, direnen ve katledilen halktan geriye ne kaldıysa, onu da çürüterek yoketmeye çalışıyorlar.
Bugünkü Irakın resmi, emperyalizmin dünyaya ve insanlığa vaadinin resmidir bir bakıma. Yani kan, katliam, yıkım ve çürüme... Gerçi biz bu çürümeyi, daha Irakın işgali başlamadan, emperyalizm uşaklarının ağızlarından yayılan lağım kokularında, kalemlerinden damlayan irin görüntülerinde izlemiştik. Öncelikle satın aldığı beyinleri çürütmüş, ahlakın, onurun, insanlığın zerresini bile bırakmamıştı o beyinlerin sahiplerinde. Kitlelerin gözüne baka baka yalan söyleyen devlet erkanı, yalan yazan, küfür ve hakareti jargonlaştıran medya ordusu bunların başında geliyordu. Sonra sıra bu işin silah zoruyla sürdürülmesine geldi. Listenin başında Irak halkı vardı. Emperyalistler ve uşakları aylar boyu Irak halkının işgalcileri çiçekle karşılayacak kadar alçak olduğunu propaganda ettiler. Tabii ki bu propagandada kllandıkları dil, alçaklık, ahlaksızlık gibi sözcükleri içermiyordu. Saddam diktatörlüğünden bıkan Irak halkının kurtarılmayı beklediği gibi ifadelerde gizleniyordu. Ancak, saldırı başladığında görüldü ki, Irak halkı aylar süren kirli propaganda ile ne ahlakından ne de onurundan soyundurulabilmiştir.
Bu karşılama ile çileden çıkan emperyalist yağma ve işgal orduları, katliamın boyutlarını olabildiğince artırdılar. Sözde diktatörlük rejimine karşı-Irak halkına demokrasi götürmek amacıyla gelmişlerdi. Ama saldırıları rejimin sahipleri üstünde değil, sivil halkın yaşam alanlarında yoğunlaştı. Güneyin yoksul kentleri ve köyleri, kentlerin varoşları ve pazar yerleri bombardımana tutularak halkın direnişi kırılmaya çalışıldı.
Gelinen noktada halkın emperyalist yağmacılara karşı öfke ve kinini top ve tüfekle, bombardıman ve katliamla yoketmenin imkanı olmadığı bir kez daha görülmüş bulunuyor. Yapılanların ardından bu öfke, bu kin hiç kuşku yok ki çok daha artmıştır. Silah üstünlüğüyle direnişleri bastırmak mümkün olabilir, ama duyguları değiştirmek mümkün değildir. İşte bu aşamada emperyalist işgal saldırısının en aşağılık, en kirli araç ve yöntemleri devreye girmektedir. Emperyalist haydutlar silahla elde edemedikleri başarıya kirli savaş yöntemleriyle ulaşma hesabındadırlar. Kentlerde yağmacı işgal güçlerinin denetim ve teşvikiyle başlayan yağma hareketleri bu yöntemlerden sadece biridir. Karşı konulmaz ve direniş büyütülmezse eğer, arkası gelecek, emperyalizmin her türlü pisliği Iraka taşınacaktır. Bu tohumların Otadoğuda da tutmasına ve büyümesine izin verilemez. Irak halkıyla dayanışma güçlendirilmek ve Irak direnişi bir Ortadoğu direnişine dönüştürülerek emperyalizm bölgeden defedilmek zorundadır.