6 Aralık'03
Sayı: 2003 (10)


  Kızıl Bayrak'tan
  Genel "terör" edebiyatı ve temel ayrım noktaları
  Hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yükseltelim!
  Semiren burjuvazi, tüketilen insanlık!
  Terör örgütleri ve terör devletleri!
  İnsanca yaşamaya yeterli, vergiden muaf asgari ücret!
  Esenyurt İKE'ye keyfi jandarma baskını
  Kamuda tasfiye saldırısı ve KESK
  Genel kurulların aynasında sendikal hareket
  Direniş emperyalist zorbaları Irak'tan söküp atacaktır!
  İşgal güçlerine moral operasyonu!
  Sınıftan...
  Sermayenin saldırılarına karşı Almanya'da gençliğin mücadelesi büyüyor!
  KADEK'in feshi ve KONGRA-GEL oluşumu...
  Gürcistan: Kitle tepkisi düzenin potasına akıtıldı
  Emperyalist-siyonist zorbalar barışın önünde engeldir!
  AB: Militarizme bir adım daha
  Avrupa'da üniversiteli gençlik sokaklara iniyor!
  Bültenlerden...
  Partimiz 25. kuruluş yıldönümünde de yaşıyor, yaşayacak!..
  Kadın: Kapitalizmde köle!
  Cemal Keser'in anısına...
  Kısa polis tarihi
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Kızıl Bayrak'tan


Bu hafta orta sayfamızda KADEK’e ilişkin bir değerlendirmemiz yer alıyor. Orta sayfada bir süredir yayını devam eden yazımıza, son bir bölüm kalmasına rağmen ara vererek KADEK değerlendirmesini yayınlamayı tercih nedenimiz, konunun güncelliğinin yanı sıra, atılan yeni adımın ilk verilerinin yorumunu siz okurlarımıza bir an önce sunmak istememizdir.

Ara verdiğimiz orta sayfa yazısının son bölümünü de haftaya yayımlayacağız.

* * *

Bu yıl 10 Aralık’ta başlayacak İnsan Hakları Haftası’na, insanın haklarıyla birlikte en fazla ayaklar altına alındığı bir süreçte giriyoruz. Uluslararası düzeyde, ABD imparatorluğunu pekiştirmek uğruna onbinlerce insanın yaşam hakkının elinden alındığı; yerelde, AB üzerine tüm demokrasi demagojileriyle bir arada en büyük demokrasi sahtekarlığının yaşandığı, demokratikleşme adı altında her türlü demokratik hak ve özgürlüğün ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir süreçtir yaşadığımız.

Böyle olunca, burjuva düzen cephesinden haftaya ilişkin her söylemin sahtekarlık düzeyinde bir acı ironinin konusu olacağı açıktır. İnsan hakları üzerine söyleyecekleri her şeyin tam tersini anlamak ve beklemek gerekiyor. Zaten, hali hazırdaki uygulamalar farklı bir beklenti ihtimalini çoktan ortadan kaldırmış bulunuyor.

Diğer yandan, hakları çiğnenen genelde ve esasta hep işçi ve emekçi “insan”lar olduğuna göre, hafta kapsamında etkinlikte bulunması, bunu, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmanın vesilesi yapması, düzenin konuya ilişkin yanılsamalarını teşhir edip gerçekleri deşifre etmesi gereken de onlardır.

Emperyalist savaşlara karşı “yaşam hakkı”nı savunmak, basın sansürlerine karşı “söz, basın, düşünce” özgürlüğünü savunmak, iktisadi teröre karşı “insanca yaşama” hakkını savunmak... Ve nihayet, emperyalist-kapitalist barbarlık içinde çürüme ve çöküşe karşı sosyalist diriliş hakkını savunmak. İnsan haklarını, birey olarak insanın haklarından öte, o bireylerden oluşmuş sınıfların ve toplumların hakları olarak algılamak, kabul etmek, belirlemek ve istemek gerekiyor. Çünkü, ancak böyle yapılabildiği durumda hakların alınıp kullanılabilmesi mümkün oluyor. Çünkü ezilen sınıfların üyeleri, tek başlarına hiçbir temel hak alabilme ve kullanabilme şansına sahip bulunmuyor. Bu da konuyu bir kez daha sınıfsal toplumsal mücadelenin olmazsa olmazlığına getiriyor.

En temel insani hakları kullanabilmek için bile örgütlü mücadele!..