Kızıl Bayrak'tan Düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik suç ve cezanın sınırlarını genişleten mini paket komisyonlardan geçti. Uyum yasaları adı altında ve sözde ABye üyelik kriterleri gereği demokratikleşme çerçevesinde gündeme getirilen söz konusu değişiklikler, bu ihtiyaç gerekçesi ile öylesine açık bir terslik içinde ki, taslak üzerine tartışmalar sadece meclisi değil büyük bir uyum içinde çalışan koalisyonu bile karıştırdı. Muhalefet partilerinden ülkeyi F tipine çevirme, koalisyon ortağı ANAPtan AB yolunu tıkama eleştirileri alan değişiklik paketinin asıl muhatabının ise devrimci ve demokratik muhalefet olduğu ortada. Aslında adlandırma yöntemi bile saldırının hedefini açığa çıkarmaya yetiyor. En korkunç ve kanlı katliamlara hayat kurtarma operasyonu, en azgın saldırı programlarına istikrar ve kalkınma programı adı takanlar, faşist yasalardaki pekiştirmelere de demokratikleşme paketi diyorlar. İşçi sınıfına, emekçi kitlelere ve devrimci harekete yönelik tüm saldırılarda, bu yöntem, iş başındaki hükümetin klişeleşmiş bir tutumu oldu artık. Ve insanlar ne zaman hükümetten bu kesimlere yönelik bir iyilik sözü duysa, haklı olarak, altından yine nasıl bir saldırı kararı çıkacağı kaygısına kapılıyor. Devrimci ve demokratik eylem zaten çoktandır düzenin yasal ve fiili saldırılarının hedefi durumunda. Her türlü hak arama eylemi terör kapsamında gören ve buna uygun cezalandırma yoluna giden faşist düzen, şimdi de her türlü eleştiriyi aynı kapsamda cezalandırma tehdidiyle engellemeye çalışıyor. Düzene yönelik en kökten eleştiri ve suçlamaların devrimci basın tarafından yöneltildiği gözönüne alınırsa, sistemin yine asıl hedefinin devrimci muhalefet olduğu açık. Ancak, F tipi mücadelesi sürecinin de ortaya koyduğu gibi, ki bugünkü yasa değişiklikleri konusunda iktidar sahiplerine yol gösteren asıl gelişmeler bu süreçte yaşandı, kotarılmaya çalışılan yasal değişikliklerle, demokratik muhalefetin yolu -ve devrimci muhalefetle bağı- kesilmek, böylece devrimci muhalefet toplumdan tecrit edilmek istenmektedir. Dün Tüm Yargı-Sen yöneticileri hücre saldırısına ilişkin fikir açıklamaları yüzünden gayrı hukuki cezalara çarptırıldılar. Yarın, bu değişiklikler yasalaştığında tüm demokratik kurum ve kişilerin düzene, devlete, hükümete ve uygulamalara yönelik eleştirileri hukuken suç oluşturacak. |
|||||