06 Ekim '01
Sayı: 29


  Kızıl Bayrak'tan
  Savaşa karşı mücadele

  Emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltelim!

  Emperyalist saldırganlığa karşı öfke büyüyor...

  Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

  Emperyalizmin hizmetinde daha aktif bir rola arayışı
  Emperyalizme karşı mücadelede geçmişin devrimci deneyimleri...
  Deri işkolunda çalışma ve meslek hastalıkları
  Tekel'de mevsimlik kadın işçiler eylemde

  Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Parti Programı

  Gençlik hareketi
  Habip gül yoldaş şahsında ON'lar anıldı...
  Ölüm Orucu Direnişi 352. gününde sürüyor...
  Sahte umutlar, boş çırpınışlar

  Ortak açıklama: Emperyalist savaşa hayır!

  Belçika'da kitlesel işçi yürüyüşü
  Che; uluslararası devrime adanmış bir yaşam
  Açıklamalardan...
  Mücadele Postasi

 Tüm yazılar

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Emperyalist savaşa hayır!

Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

Pentagon'un vurulması herkesten
çok Türkiye'yi etkiledi

Pentagon, sadece ABD'nin değil, emperyalist "yeni dünya düzeni"nin yönetim merkezidir. Bu yüzden söz konusu saldırı, düzen cephesinden bile "beyninden vurulma" değerlendirmelerine konu oldu. Saldırı gerçekten de tüm emperyalistleri beyninden vurulmuşa döndürdü. Emperyalist dünyanın ilk sözlü tepkileri bunu yeterli açıklıkta ortaya koymuştu. Ancak bu ilk şoku atlatıp bir durum değerlendirmesi yapabilecek kadar kendilerini toparlar toparlamaz, doğal olarak çıkar hesapları yapmaya başladılar. Sonuçta, Asya'ya yönelik saldırı konusunda ABD'ye "koşulsuz" destek veren bir tek emperyalist devlet kalmadı.

Türkiye ise daha saldırının ilk gününden itibaren ve açıkça "her türlü destek" ilanını yapmıştı. Sonradan, örneğin MGK'nin kamuoyuna açıklanan kararlarında, bir takım "şartlar"dan söz edilse de, gerek konuyla ilgili gelişmeler, gerekse de Türk devleti cephesinden yürütülen girişimler, tersini göstermeye devam ediyor. Saldırıdan önce olduğu gibi bugün de her türlü "şart"ı sadece ve sadece ABD öne sürmeye devam ediyor. Emperyalist devletlerle Türkiye'nin tutumları arasındaki bu fark bir çelişki gibi görünebilir. Ancak öyle değil. Diğer emperyalist güçler, adı üzerinde bir güç oldukları için, ABD emperyalizmine karşı çıkarlarını gözetecek biçimde davranıyorlar. Türkiye ise kendi başına bir güç olmayıp yönetimini uzun zamandır ve tümüyle Pentagon'a havale ettiği için, saldırıyı doğrudan kendine yapılmış kabul ediyor, buna göre de davranıyor.

Maddi değerlerimizi yağmalattıkları yetmedi
şimdi de kanımıza-canımıza göz diktiler

Türkiye'nin Amerikan uşağı (ajanı) yöneticileri, bu faşist jandarmanın Orta ve Uzak Doğu'daki sopalığını yapmayı çoktandır üstlenmiş bulunuyordu. Yaşanan savaş haliyle birlikte bu misyona yenileri eklendi. Şimdi ABD Türkiye'yi "sözde" karargah haline getirmek istiyor. Çünkü herkes biliyor ki, savaş her zaman olduğu gibi yine Pentagon'dan yönetilmektedir. Türkiye'ye biçilen misyon konaklama tesisliğidir. Nitekim ülkedeki bütün emperyalist üs ve tesisler ABD'ye açılmış durumdadır. Her ne kadar "Türk ordusu savaşa doğrudan katılmayacaktır" açıklamaları yapılsa da, bunlar kamuoyunu oyalamaya, gerçekleri gizlemeye yönelik taktiklerdir. Kaldı ki, Türkiye bir saldırı üssü olarak kullanıldıktan sonra, savaşa katılmama kararı hiçbir anlam ifade etmeyecek, saldırıya uğrayan ülkeler alınan kararlara değil, gerçekte ne yapıldığına bakacaklardır. Sonuçta, ABD'nin saldırılarına yanıt verilecekse eğer, bu öncelikle ABD'nin bölgedeki askeri yığınakları, karakolları, silah depoları vb.'ne yönelecektir. Türkiye bu açıdan öncelikli hedeflerin başında gelmektedir.

İşbirlikçi sermaye iktidarına biçilen rol:
Maşalık

Amerikan uşağı iktidarın ülkeyi hızla sürüklediği savaş, tüm dünyada kabul edildiği gibi, emperyalizmin yoksul halkları köleleştirme savaşından başka bir şey değildir. Türkiye'yi köleleştirmede sınır tanımayanlar, şimdi de komşularının köleleştirilmesinde aktif rol üstleniyorlar. Ülke ekonomisini İMF'nin, yönetimini Beyaz Saray'ın eline teslim edenler, şimdi de gençlerimizin kanını Pentagon'a bağışlamaya kalkıyorlar. Dün işçinin-emekçinin alınterini emperyalist tekellere peşkeş çekenler, şimdi de canımıza göz dikmiş bulunuyorlar.

Ancak bugün, bu hainler sadece Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarına karşı değil, fakat ABD'nin hedef tahtasına oturttuğu komşu halklara karşı da suç işlemeye hazırlanıyorlar. Çok açıktır ki, yaşanacak bir bölgesel savaşta en büyük yıkımı yaşayacak olanlar bölge ülkelerinin işçi sınıfları ve emekçi halklarıdır. Emperyalizmin kışkırttığı veya doğrudan yönettiği her bölgesel çatışma emekçi sınıfların ve halkların yıkımıyla sonuçlanmıştır. Kardeşin kardeşe kırdırılması tabiri bölgesel savaşlar için tümüyle geçerlidir. Emperyalist "yeni dünya düzeni", dün nasıl Balkanlar'ı, Kafkaslar'ı kana buladıysa, bugün de Yakın Asya'yı kana bulamaya hazırlanmaktadır. Bu kirli ve kanlı girişimi için seçtiği maşa da Türk devletidir.

İşte ABD-İsrail-Türkiye kirli ittifakının ülkeyi taşıdığı nokta budur. Bu ittifak daha başından emperyalizmin güdümünde kanlı serüvenlere yol almak anlamına gelmekte ve bunu yapanlar "vatana ihanet" suçu işlemektedirler. Bugün bu ittifakın gerektirdiği emperyalist savaş için işbirliği ise vatana ihanetin doruk noktasıdır. İktidardaki burjuvazi ve onun hükümetteki, ordudaki, meclisteki, medyadaki (savaş kararına imza atan herkes) temsilcileri, üstlendikleri suçun hesabını vereceklerdir.

 


 

Dünyada savaş karşıtı eylemler

* 11 Eylül'ü izleyen günlerde ABD'de bir dizi savaş karşıtı eylem yapılmaya başlandı. Bunların en kitleseli 30 Ekim'de Washington'da gerçekleşti. 10 binin üzerinde protestocunun katıldığı eylemde; "Savaş sevdiklerimizi geri getirmez!", "Göze göz herkesi kör eder!", "Şiddet şiddetle çözülmez!", "Amerika! İpucunu anla! Dünyadaki halklar senden nefret ediyor!", "İsrail'i silahlandır! Irak'la savaş! Sana onların asla karşılık vermeyeceğini düşündüren ne?" yazılı pankart ve dövizler taşındı. Protestocuların önemli bir bölümünü, 11 Eylül'ün ardından iptal edilen Dünya Bankası ve IMF toplantıları için Washington'a gelenler oluşturuyordu.
San Francisco'da ise 7 bin savaş karşıtı eylemci sokaklardaydı. New York'ta da 300 kişilik bir grup WTC'nin bulunduğu Manhattan Adası'nda bir gösteri yaptı.

* İngiltere'nin Brighton kentinde 1 Ekim'de 10 bine yakın kitle tarafından "Savaş ve ırkçılığa" karşı bir eylem gerçekleştirildi. ABD saldırganlığının hükümet tarafından fiili olarak desteklenmesi protesto edildi. Kolluk güçlerinin yoğun ablukası altında gerçekleşen eyleme ağırlıklı olarak sendikalar katıldılar.

* Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da 30 Eylül günü 5 bini aşkın savaş karşıtının katıldığı miting, ABD ve İngiliz emperyalizmi karşıtı eyleme dönüştü. "ABD veya NATO tarafından yapılacak herhangi bir askeri misilleme harekatına katılmama" çağrısı yapıldı.

* İspanya'nın Barcelona şehrinde siyasi partiler, sendikalar ve derneklerden oluşan ve 70 kurumu bünyesinde toplayan "Haydi Savaşı Durduralım!" komitesinin düzenlediği gösteriye 5 bin kişiyi aşkın bir kitle katıldı. "Barış için daha fazla kurbana gerek yok" pankartı arkasında yürüyen göstericiler İspanya'nın olası bir askeri harekâta katılmaması çağrısı yaptılar.

* İtalya'nın başkenti Roma'da düzenlenen savaş karşıtı gösteriye onbinlerce kişi katıldı.

* İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan barış yürüyüşünde ABD'nin saldırı hazırlıkları protesto edildi.

* Almanya'nın Frankfurt kentinde binden fazla kişinin katıldığı gösteride, "Dayanışmaya evet, savaşa hayır!" sloganları atıldı.

* Fransa'nın Başkenti Paris'te düzenlenen mitinge 6 bine yakın kişi katıldı.

* Yunanistan'ın başkenti Atina'da 29 Ekim'de yapılan yürüyüş ve mitinge yaklaşık onbin kişi katıldı. Hanya'da yapılan kitlesel gösteride NATO'nun elli yıllık tarihinin katliamlar, cuntalar ve savaşlarla dolu olduğu vurgulandı. Selanik, Girit, Kavala, Arta, Kozan, Ptalomanta'da gerçekleşen eylemlerde de emperyalist savaş hazırlıkları protesto edildi.

* Brezilya'nın Rio De Jenario kentinde işlek bir caddenin trafiğe kapatıldığı bir eylem gerçekleştirildi. Yaklaşık bin kişinin katıldığı eylemde, Brezilya halkının %80'nin savaş istemediği dile getirildi.

* Avusturalya'nın Sydney şehrinde 29 Eylül'de yüzlerce kişinin katıldığı eylemde "Irkçı savaşı durdurun!" şiarı önplana çıktı. Melbourne kentinde düzenlenen yürüyüşe ise 3 bin kişi katıldı. "Savaşa hayır!", "Sınırları mültecilere kapatmayın!", "Bush terörü durdur!", "Irkçılığa hayır!" sloganları atıldı.

* Malezya'da 29 Eylül'de yapılan gösteride, "Öldürmeyeceksin!" ve "Vietnam'ı hatırlayın!" yazılı pankartlar taşındı.

* Pakistan/İslamabad'da onbin öğrencinin katıldığı eylemde savaş ve Amerika karşıtı pankart ve dövizler taşındı.