Kızıl Bayrak'tan... Ölüm Oruçlarında ilk şehidin düşmesi ardından, sistem, saldırılarına yeni bir boyut ekledi. Ölümlerin başlamasıyla birlikte yükselmesi beklenen tepkilerin önünü baştan almayı hedefleyen bu yeni saldırı, Adalet Bakanlığının desteğe tehdit genelgesidir. Dün, F tiplerine hayır odaklı gelişen mücadelenin öznesi durumundaki DKÖ ve meslek kuruluşları ile ilerici-demokrat muhalefet unsurlar, bu genelgenin, yardım yataklıktan yargılarız, içeri atarız sopasıyla dizginlenmek isteniyor. Böylelikle, tıbbi yardım adı altında yürütülen öldürme ve sakat bırakma işkencesi, devrimci tutsakların sessiz sedasız toplu imhası engelsiz yürütülmek isteniyor. Bu tehditler güçlü bir muhalefet, devrimci tutsakların taleplerinin güçlü
bir savunusu ile boşa çıkarılamazsa eğer, sisteme, söz konusu genelgeyi
uygulama fırsatları yaratılacağı açıktır. Dün, her hangi bir yasal dayanağı
olmadığı halde Tüm Yargı-Sen yöneticilerinin aynı gerekçeyle tutuklanabilmesi
bunun önden kanıtı oluyor. Dün yasadışı olarak yaptığını, bugün genelgeye
dayanarak yapmakta hiç bir zorluk çekmeyeceğini de. Dün, cezaevlerine
yönelik azgın katliamın da basıncıyla, Tüm Yargı-Sen yöneticilerine gereken
destek sunulamadı. Bu insanlar sistemin saldırısı karşısında yalnız ve
adeta sahipsiz bırakıldılar. Böyle bir genelge yayınlayabilme cesaretini
sisteme veren biraz da bu sahiplenememe tutumu oldu. Sistem aynı yerden
aldığı aynı cesaretle, azgın bir katliam eşliğinde açtığı F tipi hapishanelerinin
hürelerini de, genelde devrimci tutsaklar özelde Ölüm Oruççuları için
birer işkencehaneye çevirmekte zorluk çekmedi. Aynı yolla yalıtıp/yalnızlaştırdığı
tutsak yakınlarına yönelik terörünü artırmakta da... Bugün, krizin sistemi her yönden zorladığı, sınıf ve kitle hareketini ise körüklediği bir ortamda, kaybedilen mevzileri geri kazanmanın imkanları da artmış durumdadır. Gerek hücrelerden yeni tabutların çıkmasını engellemek, gerekse de DKÖlere, meslek örgütlerine ve ilerici muhalefete yönelik saldırıların önünü almak için, saldırı genelgesi eylemlerle boşa çıkarılmalıdır. Bu ise, devrimci tutsakların tümüyle haklı taleplerini sahiplenerek yapılabilinir. Bu taleplerin, haklı olmanın ötesinde, son derece demokratik ve o oranda da genel/en geniş kitleleri kesen talepler olduğu, sahiplenmenin aynı zamanda kendi ihtiyaçlarını sahiplenmek anlamına geldiği, bu çevrelere anlatılmaya devam edilmelidir. |
|||||