Ekim Gençliği'nden
Emperyalist-kapitalist sistem tüm dünya işçi sınıfı, emekçileri ve ezilen hakları üzerine ölüm kusmaya devam ediyor. Afganistan ve Filistin toprakları her yeni güne ABD emperyalizminin karanlık gölgesi altında başlıyor. Bir yandan İsrail Siyonizmi ABDnin desteğiyle intifadayı sonsuza dek bastırmaya çalışıyor, diğer yanda ise Afganistanda emperyalist haydutlar katliam listelerine yenilerini ekliyorlar.
Ve bugün ABDnin Ortadoğuya açtığı ölüm ateşine karşılık Filistinde yakılan direniş ateşi daha da yükseliyor. Emperyalizmin devasa silah aygıtları karşısında direnişçi Filistin halkı, bedenleri ve ellerindeki taşlarla katillerin oyunlarını bozmaya çalışıyor.
Ülkemizde ise sermaye iktidarı sömürü ve zulüm makinasının uşağı olmaya devam ediyor. Bir yandan işçi-emekçilere sefalet koşullarında bir yaşam dayatırken, bir yandan da bizlerden Amerikan askeri olmamızı istiyorlar. Savaşın doğrudan destekçisi ve piyonu olan sermaye iktidarı böylece gençliğin geleceğini de karanlıklara boğmuş oluyor.
Rektörlerin zenginlerden alıp fakirlere vereceğiz yalanıyla oynadığı Robin Hoodçuluk oyunu harçlara yapılacak yüksek oranda zammın bir ifadesi oluyor. Okulların işçi ve emekçi çocuklarına kapatılması yalnızca üniversitelerle sınırlı kalmayacak. İlk ve orta öğretimde katkı payı adı altında toplanan paralarla bizlere paran varsa oku deniliyor.
Üniversitelerde verilen eğitim, 12 Eylül artığı YÖKle gittikçe bilimsellikten uzaklaşırken faşist uygulama ve yönetmelikler eşliğinde gençliği sorgulamayan, düşünmeyen bireyler haline getirmek istiyorlar. Gençliğin tüm bu uygulamalara sessiz kalması ve mücadele etmemesi için de katliamlarına yenilerini ekliyorlar.
Devletin mücadele edenleri, hakkını arayanları, haksızlıklara karşı çıkanları oralarda yoketmek için inşa ettiği F tipi cezaevleri yalnızca devrimci tutsakları değil gençliği de hedef alıyor.
19 Aralıkta dünyada eşine az rastlanır bir katliamla uygulamaya geçtikleri F tipi cezaevleri bir sona değil, bir başlangıca işaret ediyor. Bu hem devlet cephesinden hem de ezilen halklar cephesinden böyle.
19 Aralık, devletin katliamda sınır tanımayacağının, bir yıldır onca işkence ve katliama rağmen devam eden ÖO direnişi ise haklı davalarında kararlılıkla mücadele edenlerin teslim alınamayacağının ispatı olmuştur.
Paralı eğitimle, emperyalist savaş çığırtkanlığıyla, hücre tipleriyle karartılmak istenen geleceğimizdir. Geleceğimiz için direnenlerin yanında yer alarak mücadeleyi yükseltmek bugünün vazgeçilmez bir görevi ve sorumluluğudur.
|