30 Ağustos 2019
Sayı: KB 2019/31

İşgale, kayyıma, sosyal yıkıma ve zorbalığa karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Düzen muhalefetinin kayyımla imtihanı
Kapitalizmde orman yangınlarının ticareti
Doğasında talan var AKP’nin!
Mültecilerin sağlık hizmetlerine erişimi, yalanlar ve gerçekler
Tekstilde toplu iş sözleşmesi sürecinin gösterdikleri
Küçükçekmece’de anket çalışmamıza yansıyanlar
HT Solar’da işçi kıyımını durdurmanın yolu, fiili meşru mücadele yolu olmalıdır!
Lang&Yüzer’de sendikalaşma ve direniş deneyimi üzerine…
Barış Sorunu - V. İ. Lenin
Hong Kong’daki gelişmeler üzerine
“Gelişmiş 7” iflasın eşiğinde!
Yaşamak için sosyalizm!
Kayyım darbesiyle kadın hak ve özgürlükleri yine hedefte…
Nafaka düzenlemesine dair Esenyalı’dan emekçi kadınların görüşleri
2019-2021 MESS Grup TİS süreci sözleşme taslağımız!
Metal işçileri dayatmalara boyun eğmeyecek, ihanete geçit vermeyecektir!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tekstilde toplu iş sözleşmesi sürecinin gösterdikleri

 

Sendikalar işçi sınıfının mücadele örgütleridir. Fakat uzlaşmacı sendikal anlayışların, çoğu bürokratların elinde olan sendikalar, patronların sözcüsü haline dönüştürülmüştür. Bu hakim anlayışlar, işçiler adına sözleşme masalarında sonu gelmeyen tavizler vermeyi iş edinmişlerdir. Bu anlayışın temel ilkesi şudur: Yüzyıllar boyu can pahasına mücadele ile kazanılanı masada teslim etmek! TEKSİF, DİSK Tekstil, Öz İplik-İş sendika bürokratları o masada oldukça işçilerin emeği, hakları ve geleceği asla olmayacaktır.

Sendikal hareketin içinde bulunduğu uzlaşmacı-sınıf işbirlikçisi ihanet tablosu yıkılmadıkça, sendikaların bugünkü bürokratik yapı ve işleyişini yıkmadıkça, işçi sınıfının kendi hakları uğruna örgütlenmesi ve sermayenin saldırılarının püskürtülmesi mümkün değildir.

Son birkaç aydır artık dünya gündemine oturan ekonomik kriz, tekstil toplu sözleşmesinde de patronların en önemli kozlarından birini oluşturuyor. Sermaye bir kez daha krizin faturasını işçi ve emekçilere kesmeye başladı. Kuşkusuz bu krizin yaratanı işçiler değil burjuvazinin aşırı kâr hırsıdır, dolayısıyla faturayı da işçiler ödemek zorunda değildir.

Tekstil İşverenleri Sendikası’nın kriz kozunu en iyi şekilde kullanmaya çalıştığı ortadadır. %3’lük maaşlara zam teklifinin ardında yine kriz bahanesi yatmakta. Yanı sıra işten çıkarmalar, ücretsiz izinler ve denkleştirme de bunun sonucudur.

Yünsa’ya gelen Çerkezköy Şubesi TEKSİF bürokratları sözleşmenin üç yıl olacağını ve artık altı aylık zam dilimi değil yıllık zam dilimi olabileceğini belirtmiş. Aynı zamanda böylesi bir kriz döneminde yüzde 5 bile alınsa iyi olacağını, sosyal hakların iyileştirileceğini söylemiş. Buradan da anlaşılıyor ki aslında sözleşmeyi %5’in bile altına imzalamaya hazırlar. 30-31 Ağustos’ta ise bir görüşme daha olacağı söyleniyor.

Tekstil patronlarının politikasının şimdilik bir karşılık bulduğunu da söylemek mümkün. Bir yandan krizin olması, işsizliğin kitlesel boyutları aştığının söylenmesi ve bu arada bir dizi önemli fabrikada işçi kıyımlarının yaşanması işçilerde büyük bir korku oluşturmuş durumda. Sürecin başından beri tüm hoşnutsuzluğuna rağmen toplu sözleşmeden çok bir beklentisi olmayan tekstil işçileri, ortaya çıkan krizle birlikte tedirginlik içerisine girmiş oldular.

Devrimci öncü tekstil işçileri ne yapmalıdır?

Tekstil işçilerinin de taleplerini savunacak tek güç kendi kollarıdır. Öncü işçiler, birleşik mücadelenin kanallarını zorlayacak taban örgütlülükleri yaratmak için yoğun çaba harcamalıdır. Tekstil patronlarıyla girilen kavgayı kazanmanın yolu; örgütlü-örgütsüz, TİS kapsamındaki-dışındaki tüm tekstil işçilerini mücadeleye çekecek ortak örgütlülükler oluşturmaktan ve buna uygun bir mücadele hattı izlemekten geçmektedir.

Mücadele çizgimiz

- Ücret sendikacılığı mahkum edilmeli, sermayenin ideolojik, siyasal, sosyal ve ekonomik tüm saldırılarına karşı bütünsel bir mücadele hattı izlenmelidir.

- Fiili-meşru mücadele esas alınmalı, her türlü uzlaşmacı anlayış mahkum edilmelidir.

- Tabanın söz ve karar hakkı esas alınmalı, sendika yönetimlerinin inisiyatifi buna tabi kılınmalıdır.

- İşten atmalar, ücretsiz izinler, hak gaspları karşısında mücadeleci bir tutum alınmalı, yönetimler tarafından işçilerin aleyhine olacak hiçbir uzlaşmaya imza atılmamalıdır.

Tekstil İşçileri Birliği

 

 

 

 

İzmir İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi ilk meclisini topladı

 

İzmir İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi, Aralık ayında düzenleyeceği kurultayın hem tanıtım hem de örgütlenme toplantısını 25 Ağustos Pazar günü Tepekule Kongre Merkezi’nde yaptı.

Komite temsilcisi tarafından yapılan açılış konuşmasında, Aralık ayında yapılacak kurultayın hangi ihtiyaçlar üzerinden gündeme geldiği aktarıldı ve işçi sınıfına dönük saldırılara karşı bileşik mücadele hattının güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Sendikal bürokrasiye özel bir yer ayrılan konuşmada sendikal bürokrasinin sınıf hareketi üzerinde denetim mekanizması haline geldiği vurgusu yapılarak, bu durumun ancak tabandan yükselecek bir eylemlilikle ve somut olarak komite ve birliklerle aşılabileceği söylendi.

Ardından toplantıya katılanlara söz verilerek kurultay çalışmasının araçlarının tartışılmasına geçildi.

Toplantıya tekstil, belediye, sağlık, petrokimya, inşaat, metal, hizmet ve ayakkabıcılık iş kollarından katılım gerçekleşti.

Konuşmalarda genel olarak kriz, kıdem tazminatının gaspı ve AKP’nin kayyım ile demokratik kazanımlara dönük saldırılarına değinildi. İşçi ve emekçilere dönük saldırılar karşında sendikaların uğursuz tutumları tartışıldı. Ayrıca metal iş kolunda yaklaşan MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi sürecinin önemi anlatıldı ve kurultay hazırlık komitesinin bu sürece müdahale etmesi gerektiği belirtildi. Daha sonra farklı iş kollarından işçiler kendi iş yerlerindeki özgül sorunlara değindi. Sendikalı iş yerlerindeki sendikal bürokrasiye değinildi, örgütsüz olan iş kollarındaki sorunlar konuşulurken sendikasız ve örgütsüz işçilere gitmenin önemine dikkat çekildi. Bunların başında da tekstil iş koluna değinildi.

Ayrıca toplantıda şu kararlar alındı:

- İşçi havzalarında, fabrikalarda, iş yerlerinde ve emekçi semtlerinde komitelerin ve meclis örgütlenmelerinin oluşturulması.

- İşçi direnişlerini geliştirmek, güç vermek ve dayanışma içinde olmak.

- Kıdem tazminatı, zorunlu BES, adaletsiz vergi sistemi gibi temel başlıklar üzerine kampanyalar, bilgilendirme toplantıları, eylemlilikler gerçekleştirilmesi.

- Kıdem tazminatının fona devrine ilişkin yasanın meclise geldiği günlerde sokak eylemleri örgütlemek, sendika ve kitle örgütlerinin çağrıcısı olduğu eylemlerde güçlü biçimde yer almak.

- Sosyal medyayı daha etkin bir kanal olarak kullanmak üzere bir komisyon kuruldu.

- İşçi havzalarında kurultayın kendini anlatması için broşür hazırlamak ve yaygın dağıtımını yapmak.