21 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/35

Sermaye iktidarını zorbalık da kurtaramayacak!
Sermaye sınıfı aynı zamanda öfke krizinde!
Kriz gerçeği ‘teğet geçen’ açıklamalarla örtülemez!
Açık büyüyor, zamlar artıyor, Erdoğan “Kriz yok” diyor
İdlib mutabakatı: Cihatçı çetelere hamilik
3. havalimanı işçilerinin direnişi ve iki tutum
Havalimanı işçilerinden “Köle değiliz” isyanı!
Taleplerimizi bugün yerine getirmeyecekseniz, yarın “neden şimdi” diye de sormayın!
Cargill işçileri İstanbul’a yürüdü
İşçilerin kaleminden patronların kriz oyunu
Onlar partimizin özü ve özetidirler - H. Fırat
Zor dönemlere inat serpilip gelişen bir orman olacağız!
Katliamlar sonrası asıl sorumlular hep aklanır
Flormar direnişi Humanite Festivali’ndeydi!
‘Hambacher Forst’ta çevre katliamına karşı direniş
Eğitimde dinsel gericiliğin karanlığı
“Laik, bilimsel ve karma eğitimin çanına ot tıkamak istiyorlar”
Bir yaz çalışması deneyimi
Dikişli eller hesap soracak!
“Kadınların sokağa çıkmasını istiyorum!”
Camarada vive Neruda*
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Flormar direnişi Humanite Festivali’ndeydi!

 

Grev ve Direnişlerle Dayanışma Komitesi, Flormar direnişiyle dayanışma çalışmalarını Humanite Festivali’nde bildiri dağıtımları, standdan propaganda ve bir panelle sürdürdü. Fransız Komünist Partisi’nin organize ettiği ve yüz binlerce sol/sosyalist işçi, emekçi ve gencin buluşma noktası olan festivaldeki faaliyetle Türkiye’deki direniş daha geniş kesime duyuruldu.

Cuma günleri düzenli Yves Rocher boykot eylemi yapan komite bu hafta eylem alanı olarak festival girişini tercih etti. Üç günlük festival için gelen kitleyi kapıda afişler ve sloganlar eşliğinde bildiri dağıtımı gerçekleştiren komite bileşenleri karşıladı.

İkinci gün SYKP standında komite afişleri ve bildirileriyle Flormar direnişine dair duyarlı işçi ve emekçilerle iletişim kuruldu. Genel olarak sol/sosyalist bilinçli bir kitlenin geldiği festival alanında bile Yves Rocher şirketinin olumlu bir imajı olduğu görüldü. Bir dizi diyalogda Yves Rocher’den böyle bir sendika düşmanlığı beklemeyecekleri söylendi. Direniş anlatıldıktan sonra Yves Rocher’in gerçek yüzüyle tanışan emekçiler desteklerini sundular.

Direniş paneliyle göçmen işçiler buluştu

Üçüncü gün Ortadoğu standlarının kesişim noktasında masa açılarak bildiri dağıtımları gerçekleştirildi. Ardından panel düzenlendi. Panelde ağırlıklı olarak Türkiyeli göçmen işçiler yan yana geldi. Böylece hem Türkiye’deki direnişe selam gönderilirken hem de göçmen işçiler mücadele açısından yan yana geldi.

Panelde ilk olarak simultane çeviriyle komite bileşeni bir Fransız konuştu. Yves Rocher tekeli ve Flormar direnişi üzerinden kapitalistlerin üretimi taşıması ve sömürü ülkelerindeki kölelik dayatmalarını anlattı. Kapitalistlerin artık kâr marjını korumak adına sıkıştıklarını en temel haklar ve örgütlülüklere dahi tahammül edemeyecek halde olduklarını anlattı. Kapitalistlerin bu politikası ile farklı ülkelerdeki işçilerin artık tek sınıf olduklarını fark etmesine hizmet ettiğini vurguladı.

Panelin ikinci konuşmasını SYKP Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz yaptı. Yılmaz, Türkiye’deki ağır baskı şartlarına rağmen mücadelenin sürdüğünü vurgulayarak sözlerine başladı. Yaprak kıpırdamıyor izlenimi yaratılmak istendiğini fakat mücadelenin yükseldiğini, bizzat işçi direnişleri ile sistemin zorlandığını anlattı. “Sosyal medya paylaşımlarından bile insanlar tutuklanıyor” argümanı ile herkesin susturulmaya çalışıldığı bir dönemde işçilerin, hem de AKP ve MHP kökenli işçilerin bile direnişe geçtiğini ifade eden Yılmaz, alt kimlik temelli mücadele karşısında sınıf vurgusunu yaptı. ‘89 bahar eylemleri döneminde “Zonguldak-Botan el ele!” sloganını örnek vererek “Flormar-Kürdistan el ele” demek gerektiğini, kadınlardan Alevilere tüm alt kimlik mücadelelerinin sınıf mücadelesi ile birleşmesi gerektiğini ifade etti.

Son olarak Komite adına yapılan konuşmada OHAL üzerindeki değişikliğe işaret edildi. “OHAL kalktı” argümanının Fransa modeliyle yasalar içerisine yedirilmesiyle aslında OHAL’in süreklileştirildiği vurgulandı. OHAL şartlarının başladığı ve süreklileştirildiği bu baskı döneminde Yüksel direnişinden cam işçilerinin yürüyüşüne, Bakırköy ve Kadıköy’deki KHK’lıların eylemlerinden maden işçilerine, Flormar direnişinden 3. havalimanı işçilerinin isyanına uzanan birçok tepkinin açığa çıktığının altı çizildi.

Son olarak bir göçmen inşaat işçisi sendikada 3. havalimanı işçileri için bir açıklama hazırladıklarını ifade ederek iki ülkedeki mücadelenin bağlarına vurgu yaptı. Bir başka işçi de Flormar direnişi ile seçim endeksli mücadeleyi karşılaştıran bir konuşma yaptı. Küçümsenen, mücadele açısından yok sayılan AKP’li, dini inançlı kadın işçilerin sınıf bilinciyle mücadeleyi seçtiklerini ve kafalarındaki tabuların yıkıldığını vurguladı.

Panel grev ve direnişleri büyütme, Flormar direnişi ile dayanışmayı sürdürme çağrısıyla bitirildi.

 

 

 

 

Uçağımız İsrail yüzünden düştü

 

Rusya tarafından yapılan açıklamada, 17 Eylül’de içindeki 15 askerle birlikte Suriye’de kaybolan İl-20 uçağının, Suriye hava savunma sistemi tarafından vurulduğu belirtildi. Öte yandan 17 Eylül’de Rus üslerinin bulunduğu Lazkiye’ye füzeler atılırken Rusya saldırının Fransız gemilerinden ve 4 İsrail F-16 uçağından gerçekleştirildiğini açıkladı.

Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, uçağın vurulmasına alandaki İsrailli pilotların sebep olduğunu ve bunun düşmanca bir provokasyon olduğunu ifade etti. Konaşenkov, İsrailli F-16 pilotlarının Rus uçağını Suriye hava savunma sistemlerinin olduğu bölgeye sürüklediğini ve uçağı kalkan olarak kullandıklarını söyleyerek “İsrail hava kontrol sistemleri ve F-16 pilotları Rus uçağını görememiş olamaz, zira uçak 5 kilometre irtifadan sonra inişe geçmişti. Kasıtlı olarak bu provokasyonu yaptılar” dedi.

İsrail’in bu eylemine gerektiği gibi karşılık verme hakkını ellerinde bulundurduklarını belirten Konaşenkov, İsrail’in Lazkiye’deki hareketliliğine dair önceden kendilerini haberdar etmediğini, saldırıdan 1 dakika önce verilen bilgininse İl-20 uçağının bölgeden ayrılması için yeterli olmadığını ifade etti.





İsrail’den Suriye’ye füze saldırısı

 

Cihatçı çeteleri koruyan ve emperyalist ülkelerin çıkarı doğrultusunda Suriye’deki savaşın sonlanmasını önlemeye çalışan İsrail 15 Eylül akşamı Suriye’ye füze saldırısı gerçekleştirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA, Şam Havalimanı’nı hedef alan füzelerin hava savunma sistemi tarafından vurulduğunu aktardı. Saldırıda ölü veya yaralı olmadığı öğrenilirken, İsrail ordusu basın dairesinden bir yetkili Sputnik’in konuyla ilgili sorusuna “Yurt dışı kaynaklı haberlerle ilgili yorum yapmıyoruz” yanıtını verdi.

 

 

 

 

3. havalimanı işçilerinin mücadelesini destekliyoruz!

 

İstanbul’da inşa edilen 3. havalimanı inşaatında on binlerce işçi kölelik koşullarında çalıştırılmaktadır. Çoğu onlarca taşeron firma bünyesindeki işçiler, son derece düşük ücretler bir yana, her türlü iş güvenliğinden de yoksun çalışmaktadırlar. Hemen her gün bir iş cinayeti işlenmektedir.

Açılışı 29 Ekim’e yetiştirilmeye çalışılan havalimanında son zamanlarda baskılar ve iş kazaları had safhaya ulaştı.

Baskılar ve kölece çalışma koşulları dayanılmaz boyuta ulaşan inşatta on binlerce işçi iş durdurarak ve barikatlar kurarak direnişe geçti. İnsani çalışma koşulları ve ücretlerin yükseltilmesi talebiyle direnişe geçen işçilerin eylemi polis ve jandarma saldırısıyla önlenmeye çalışıldı.

İşçilerin son derece meşru eylemlerinden korkuya kapılan patronlar, gece yarısı jandarmalar eşliğinde işçi koğuşlarına yaptıkları baskında 400 kadar işçiyi taşeronların arabalarıyla gözaltına aldılar.

Bu son işçi eyleminde de görüldüğü gibi, sermaye sınıfı ve onun devleti, krizin faturasını, işçilerin canı pahasına işçi sınıfına ödetmek istiyor.

Bizler BİR-KAR İşçi Komisyonu olarak, on binlerce inşaat işçisinin bu son derece haklı ve insani taleplerini destekliyor, onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz!

BİR-KAR İşçi Komisyonu