21 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/35

Sermaye iktidarını zorbalık da kurtaramayacak!
Sermaye sınıfı aynı zamanda öfke krizinde!
Kriz gerçeği ‘teğet geçen’ açıklamalarla örtülemez!
Açık büyüyor, zamlar artıyor, Erdoğan “Kriz yok” diyor
İdlib mutabakatı: Cihatçı çetelere hamilik
3. havalimanı işçilerinin direnişi ve iki tutum
Havalimanı işçilerinden “Köle değiliz” isyanı!
Taleplerimizi bugün yerine getirmeyecekseniz, yarın “neden şimdi” diye de sormayın!
Cargill işçileri İstanbul’a yürüdü
İşçilerin kaleminden patronların kriz oyunu
Onlar partimizin özü ve özetidirler - H. Fırat
Zor dönemlere inat serpilip gelişen bir orman olacağız!
Katliamlar sonrası asıl sorumlular hep aklanır
Flormar direnişi Humanite Festivali’ndeydi!
‘Hambacher Forst’ta çevre katliamına karşı direniş
Eğitimde dinsel gericiliğin karanlığı
“Laik, bilimsel ve karma eğitimin çanına ot tıkamak istiyorlar”
Bir yaz çalışması deneyimi
Dikişli eller hesap soracak!
“Kadınların sokağa çıkmasını istiyorum!”
Camarada vive Neruda*
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Havalimanı işçilerinden “Köle değiliz” isyanı!

 

Sık sık iş cinayetleri ve kötü çalışma koşullarıyla gündeme gelen İstanbul’daki 3. havalimanı inşaatında işçiler, yaşanan servis kazası üzerine 14 Eylül sabahı eyleme başladı.

İşçilerin temel talepleri tahta kurusu dolu olan yataklarının ve çalışma koşullarının düzeltilmesi, maaşlarının düzenli ödenmesi ve güvenli çalışma koşullarının sağlanması idi. Öğle saatlerine doğru jandarmanın TOMA ve biber gazıyla saldırısı gerçekleşirken şirket yetkilileriyle yapılan görüşmede koşulların düzeltileceği iddia edildi.

Sabaha karşı ise koğuşlara jandarma tarafından baskın yapılarak 600’e yakın işçi şirket otobüslerine doldurularak gözaltına alındı. Gözaltındaki işçilerin 6 kişilik koğuşlarda 20 kişiden fazla olarak tutuldukları öğrenildi.

İGA şirket yetkililerinin eyleme katılanları öğrenmek amacıyla işçileri dövdükleri öğrenildi.

Öte yandan işçilerin insanlık dışı çalışma koşullarına karşı başlattıkları eyleme karşılık sermaye devletinin gözaltı saldırısı ve ardından ortaya saçılan gerçekler, devletin kolluk kuvvetlerinin sermayenin hizmetine koşulduğunu, bunun için de her türlü kanunun çiğnendiğini ve hak aramanın “terör” suçlamasıyla karşılandığını ortaya koydu.

Polis: Savcıyı dinlemeyeceğiz, talimat valilikten

İşçilerin gözaltına alınmasında hiçbir hukuk kurumunun işletilmediği, işlemlerin doğrudan valilik talimatlarıyla yürütüldüğü ortaya çıktı. Avukatlar, işçilerle görüşmelerini engelleyen polis ve jandarma hakkında suç duyurusunda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri dilekçede işçilere hiçbir tebligatta bulunulmadan, yakınlarına haber verilmeden işyerinin araçlarına doldurularak gözaltına alındıklarına dikkat çekerek, işçilerle görüşmek için gittikleri Arnavutköy Jandarma Karakolu, Maslak Polis Karakolu ve Eyüp Polis Karakolu’nda kendilerine “cumhuriyet savcısının talimatlarının dinlenmeyeceği”nin söylendiğini aktardılar. Bunun üzerine gittikleri savcının “yakalama ve gözaltı işlemlerinden haberi olmadığını ve müdahale yetkisinin bulunmadığını” öğrenen avukatlar savcıda soruşturma dosyasının dahi olmadığını belirttiler.

Hukukla açıklanması mümkün olmayan bir durum”

Serbest bırakılan işçilerin sağlık kontrolünden geçirilmedikleri, kendilerine birtakım matbu evraklar imzalatıldığı ve yine işyeri servislerine bindirilerek kaçırıldıkları söylenen dilekçede “Kanun metninde emredilen hiçbir usule uyulmamış ve müvekkillerimiz kolluğun keyfi uygulaması dolayısıyla hala karakollarda tutulmaktadırlar. Dolayısıyla ortada hukuk yahut yasayla açıklanması mümkün olmayan bir durum söz konusu olmuştur” dedi.

Terörist misin?”

Öte yandan Maslak İl Jandarma Karakolu ve Arnavutköy İlçe Jandarma Karakolu’nda tutulan işçilerin bazıları ile avukatları görüşebildi. İşçilerin İGA’nın güvenlik biriminde askerler tarafından dövüldükleri, sorgularında ise “HDP ve CHP’li milletvekilleri ile neden görüştünüz?”, “PKK’li misiniz?”, “Jandarmaya neden taş attınız?” gibi sorular sorulduğu öğrenildi.

İşçilerin insanlık dışı çalışma koşullarına karşı çıkmasının dahi zorbalıkla karşılanması, işçilere yöneltilen şu suçlamalarla bir kez daha gözler önüne serildi: “2911 sayılı toplantı ve gösteri kanununa muhalefet”, “Çalışma hürriyetinin ihlali”, “Kamu malına zarar vermek”, “Halkı kin, nefret, düşmanlığa tahrik etmek”, “Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması”, “Görevi yaptırmamak için direnmek.”

Savcıya göre çalışma koşulları “bahane”

Havalimanı işçilerinin bir kısmı 19 Eylül günü çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Savcı Ali Özgillik’in işçileri mahkemeye sevk etmesine gerekçe olarak “İşçilerin gözaltına alınırken slogan atması” ve “Grup direniş isimli WhatsApp grubu oluşturmaları”nı gösterirken, işçilerin çalışma koşullarının kötü olmasını ise “bahane” olarak değerlendirdi.

24 işçi tutuklandı

Sulh ceza hakimliğine sevk edilen işçilerin işlemleri gece boyunca sürerken, mahkeme sabah saat 07.15’te ilk kararını açıkladı. Savcının adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasını istediği 15 işçi için aynı yönde karar veren mahkeme heyeti, tutuklanmaları talebiyle sevk edilen 28 işçiden 24’ünün tutuklanmasına, 4 işçinin de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.

Şantiyede kölelik koşulları devam ediyor

3. havalimanının 29 Ekim olarak saptanan açılış tarihi için işçilere baskı yapılarak zorla çalıştırılıyorlar. İşçileri ziyaret eden CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Saniye Yurdakul işçilere, “Ölseniz de burası 29 Ekim’e kadar bitecek” dendiğini aktardı. Yatakların hâlâ tahta kurusu ile dolu olduğunu, yemekler bittiğinde çorbaya su ekleyip dağıtıldığını. birkaç gün üst üste makarna verildiğini, bir saatlik yemek arasının da yemek sırasında geçtiğini aktaran Yurdakul işçilerin sıra beklemekten dinlenemediklerini, bazen yemek dahi yiyemediklerini söyledi. İş “kazası” sonucu yaralananlara rapor verilmediği, çalışmadıkları günlerin de ücretlerinden kesildiğini belirten Yurdakul işçileri taşıyan servislerin döküntü halde olduğunu, yalnız şefleri ve patron temsilcilerini taşıyan servislerin yeni olduğunu ifade etti.

 

 

 

 

3. havalimanı işçilerine destek eylemlerine polis saldırısı

 

Çalışma ve barınma koşullarına tepki göstererek “Köle değiliz” diyen 3. havalimanı işçilerine destek olmak için 15 Eylül günü İstanbul Kadıköy ve Ankara’da yapılmak istenen eylemlere polis saldırdı.

Khalkedon Meydanı’nda yapılacağı belirtilen eylem için gelenler polis engeliyle karşılaştı. Eylem öncesi meydanı çevik kuvvetle ablukaya alan polis, sendika ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerini görüşme bahanesiyle gözaltına almasının ardından kitleye biber gazıyla saldırdı. Alandaki herkesi gözaltına almakla tehdit edip hakaretler yağdıran polis, basın emekçilerini de alandan çıkardı. Gözaltına alınanlar arasında basın emekçileri de var. Kadıköy sokaklarında yürüyüşler ve sloganlarla inşaat işçilerine destek devam etti.

İnşaat-İş’in Ankara’da örgütlediği eylem Kızılay Sakarya Caddesi’nde gerçekleşti. Sermayenin kolluk güçleri basın açıklamasına izin vermeyeceklerini dile getirerek eyleme katılanlara saldırdı. Saldırıya rağmen eylem iradesi ortaya konulunca 5 kişi gözaltına alındı. Saldırıdan sonra tekrar toplanan kitle slogan ve alkışlarla saldırıyı protesto edince bir kez daha saldırı yaşandı.