18 Ağustos 2017
Sayı: KB 2017/32

Sermaye iktidarı baskıyı yoğunlaştırıyor
Düzen partilerinin seçim hazırlıkları başladı
İşine-ekmeğine sahip çıkan herkes “terörist”
Kamu hareketinde yaşanan gelişmeler üzerine… - 1
İstanbul’da ihraçlara karşı direniş sürüyor
Birleşik Metal-İş’in MESS Sözleşme Taslağı
TİS sürecinde mevcut sendikal düzen ve sınıf mücadelesi
TİS süreçleri ve görevler
Ekim Devrimi’nde işçi sınıfının belirleyici rolü üzerine
Türk Metal “Kadın Kolları” ile neyi hedefliyor?
Göçmen çocuk emeği sömürüsü
Asya-Pasifik’te gerilim had safhada
Barzani’nin bağımsızlık referandumu üzerine
ABD müdahalesi ve Venezuela’da yol ayrımı
Büyüyen korkuları, irademizi biliyor!
“Güzel kokular saçan bir yasemin demeti”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Büyüyen korkuları, irademizi biliyor!

 

15 Temmuz darbe girişimini “Allah’ın lütfu” diye karşılayan ve bunu bir “nimete” çeviren Tayyip Erdoğan ve iktidarı, karşısında tehlike olabilecek tüm toplumsal muhalefete, ilericilere, devrimcilere, işçi ve emekçilere karşı çok yönlü saldırılarını ivmelendirmiş oldu. Darbe girişimi öncesi gerçekleştirmek istediği rejim değişikliğini hayata geçiremeyen dinci-gerici iktidar, şimdi de tüm aygıtlarını kullanarak, faşizan uygulamaları alabildiğine yoğunlaştırarak rejim değişikliğini tahkim etmeye çalışıyor.

AKP’nin dinci-faşist rejimi sağlamlaştırma çabasının bir ayağını da eğitim alanındaki uygulamalar oluşturuyor. Yıllardır Türkiye’de eğitim alanında okullar imam hatipe çevriliyor, zorunlu din dersi dayatılıyor, evrim dersleri müfredattan kaldırılıyor.

Dinci-gerici iktidar kendisine biat eden, bilim yerine din yasalarını esas alan, uyuşmuş ve edilgenleşmiş bir toplum oluşturma, yeni bir nesil yaratma hedefinde. Darbe girişimini bunun fırsatına çeviren AKP iktidarı müfredatı toptan değiştirmek amacıyla, muhalif olabilecek binlerce akademisyen, öğretmen ve kamu çalışanını ihraç ederek yola koyuldu. Eskiden sınırlı da olsa büyük toplumsal olayların etkisiyle okullarda grev örgütleyebilen kamu çalışanlarının ses çıkartmalarına en ufak bir tahammülleri bile olmadığını göstermiş oldu.

Dinci-faşist iktidarın kaygıları gittikçe büyüyor. Bunu Haziran/Gezi Direnişi sürecinde ve Metal Fırtınası’nda tüm açıklığıyla görmüştük. Bugün küçük büyük her türlü hak arama eyleminde tekrar tekrar görüyoruz.

Bugün “işimizi geri istiyoruz” talebiyle açlık grevinin 160’lı günlerinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça bir direnişin sembolü haline gelmiş bulunuyorlar. 150. gününde gerçekleştirilmek istenen Beşiktaş’taki dayanışma etkinliğine devlet azgınca saldırdı, gözaltı yaptı. Gözaltı sırasında ve gözaltı süresince sistematik psikolojik ve fiziki işkence gerçekleştirdi. Düşmanın asıl hedefi bizleri yıldırmak, ortak mücadelemizi kırmak, tek tek kişilere saldırarak gözdağı vermekti. Fakat biliyoruz ki bu güçten mahrum ve acizdir. Girişimlerin arkasında asıl gizlenen, bizlerin onda yarattığı mücadele korkusudur. Bu korkuyu içeride gösterdiğimiz en ufak bir eylemlilikte gözlerinde gördük, adli tıp kontrolü sırasında giriştikleri işkence, kaba şiddet, tehdit ve hakaretlerde gördük. Fabrikalarda hakları için greve giden işçilerin karşısına TOMA’larla çıktıklarında gördük. Yüksel Caddesi’nde direnişe gelen insanlara gaz ve copla saldırdıklarında gördük. Bugün de ihraç edilen direnişçi kamu emekçileri ile büyük kentlerde dayanışmalara katılan kitleye amansızca saldırdıklarında, korkularının gittikçe büyüdüğünü sergiliyorlar aslında.

Bizler zorbaların korkularının büyüdüğünü gördükçe, irademiz bileniyor, heyecanımız bir kat daha artıyor. Çürümüş bir düzenin yıkılışına adım adım yaklaşmanın güvenini yaşıyoruz. Çünkü “Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini.” “Durmak yok bu koşuda/ Teslim olmak yok/ Ağıt yok dilimizde/ Dizlerde titreme yok/ Kaç güneş sönerse/ Sönsün içimizde/ Hep aydınlıkta yakalayacağız ölümü…”

Ve sermaye düzeni çok yönlü bunalım içinde debelenmeye devam ediyor. Ekonomik krizin toplumda yaratığı hoşnutsuzluk, sosyal krizlerin fabrikalarda tetiklediği mevzi ve sektörel mücadeleler, ihraçlara karşı gerçekleştirilen sokak eylemleri, Kürt hareketinin vicdan ve adalet nöbetleri, kadınlara yönelik saldırılara karşı mücadelenin sokaklara sıçraması, doğayı ve yaşam alanlarını korumak için gerçekleştirilen eylemler; tüm bunlar toplumda var olan öfke birikiminin dalga dalga yansımasıdır.

Sınıf devrimcileri olarak bizlere düşen görev, toplumsal devrimi gerçekleştirebilecek tek devrimci sınıfı, işçi sınıfını devrime kazanma çabasını yoğunlaştırmaktır. Yılmadan, yorulmadan işçi sınıfını sosyalizm davasına kanalize etmeliyiz. İşçi sınıfının devrimci örgütlülüğü ve devrimci siyasal hareketi her geçen gün daha da yakıcı hale geliyor. Çözüm işçi ve emekçi milyonların devrimiyle, kurtuluş sosyalizmle gelecektir.

Zafer direnen emekçilerin olacak!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Gözaltına alınan bir BDSP’li

 

 

 

 

Polis dayanışmaya saldırdı

 

Nuriye ve Semih İçin Dayanışma, açlık grevindeki tutuklu kamu emekçileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için 11 Ağustos günü İstanbul Kadıköy’de eylem yapmak istedi.

Eylem için toplanma noktası olan Süreyya Operası önünü önceden ablukaya alan polis, eylemin kaymakamlığın kararıyla yasaklandığını ve yapılamayacağını öne sürdü. Eylem öncesi polis basın emekçilerine de “toplu durmayın” dayatmasında bulundu.

“Açlık grevi 156. gününde. İşimizi geri istiyoruz” şiarlı pankartla toplanmaya başlayan dayanışma bileşenlerine polis saldırdı. Eylem başlar başlamaz polisin saldırıya geçmesi ve eylemcileri gözaltına alması karşısında “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!” sloganı haykırıldı. Ara sokaklara da giren polis terör estirdi.

Polis saldırısında, aralarında BDSP’li Burcu Deniz’in de bulunduğu yaklaşık 10 kişi gözaltına alındı.

Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve ablası Özge Elvan da yere yatırılıp ters kelepçe takılarak gözaltına alındı. Polis saldırısında kolu kırılan Gülsüm Elvan savcılık talimatıyla serbest bırakılırken, diğer gözaltılar da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemlerin ardından serbest bırakıldı.



 





Nuriye Semih yaşasın” diyenler tutsak

Beşiktaş-Konyaspor maçında “Nuriye Semih yaşasın” yazılı pankartı açan “Beleştepeli” bir genç tutuklanmıştı. 16 Ağustos günü de 5 genç evlerine baskın yapılıp gözaltına alındılar. Gözaltına alınan gençler çıkarıldıkları mahkemece tutuklandılar. Gazetemizin baskıya hazırlandığı 16 Ağustos akşamı itibariyle hakkında “tutuklamaya yönelik yakalama kararı” olan 17 taraftardan 11’i tutuklandı.

“Nuriye, Semih yaşasın” diyen gençler gözaltına alınırken Diyarbakır’da tecavüz ve yağma suçlarından 32 yılla yargılanan tecavüzcü tahliye edildi. Adana’da sevgilisini kamyonetle ezen kişi de serbest bırakıldı.

Geçtiğimiz haftadan iki örnek. İzmir’de cinsel tacize uğrayan kadınlara “size az bile yapmışlar” diye saldıran polis, İstanbul’da Berkin’in annesi Gülsüm Elvan’ın kolunu kırıp, 3 saat ters kelepçeyle tuttu.



 
§