4 Ağustos 2017
Sayı: KB 2017/30

Savaş, sömürü ve faşist zorbalık dizginlerinden boşalıyor
HDP'nin ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’
Karanlığı yaratanlar, aydınlık günlerin ateşinde yanacaklardır
Yaşam alanlarımızın düşmanları İstanbul’u sele teslim etti!
Almanya ile son krizden yansıyanlar
ITUC raporladı: Türkiye bir sömürü cehennemidir!
Tekstilde ucuz işçilik seferberliği
KHK’lar ve kamu emekçilerinin direnişi
“Tarihsel olarak doğru yerde olduğumuzu düşünüyorum”
Ekim Devrimi 100. yılında Sosyalist devrim mücadelesinde işçi sınıfına yol gösteriyor
Yazaki’de tacize, baskıya, sömürüye son!
İstismara yasal kılıf
Koç’un “geleceğe” yatırımı
“Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!”
CIA iş başında: Venezuela’da darbe hazırlığı
Asya-Pasifik: Şiddetlenen kriz coğrafyası
Tek tip kıyafetle amaçlanan işçi ve emekçilere deli gömleği giydirmektir!
İşçi sınıfının generali Engels
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Koç’un “geleceğe” yatırımı

 

Eğitim alanı cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne sermayenin kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla şekillenmiş ve bu doğrultuda çeşitli biçimler almıştır. Şu günlerde de Milli Eğitim Bakanlığı’nın patronlar ile işbirliğiyle birçok projeye imza attıklarını görmekteyiz. Bu ortaklıklarla gerçekleşen projeler üzerinden kalifiye eleman yetiştirmek amacıyla çalışma yaşının düşürüldüğü ve çocuk işçiliğinin önünün açıldığı görülmektedir. Bilindiği üzere meslek liseleri yıllarca sermayenin ve onun azgın temsilcilerinden Koç grubunun dilinden hiç düşmemiştir. Koç gibi bu ülkenin sömürücülükte sınır tanımayan sermaye grubunun bu meseleyi dilinden düşürmemesi, hatta bu alanda sermaye adına politikalara öncülük etmesi tesadüf ya da “iyi” niyetleriyle alakalı değildir. Hele de son on yılı aşkındır, meslek lisesi ve mühendislik öğrencilerine harcadığı meblağlar düşünüldüğünde durumun kendisi daha iyi anlaşılacaktır.

Koç grubuna ait Ford Otosan ise bugünden teknik bilgi ve beceri ile donatılmış, fabrikaya daha öğrencilik yıllarında alışmış bir nesil yetiştirmekte birçok sermaye grubundan öndedir. Mühendislik alanında “Bal Arısı Projesi” ile il il, kampüs kampüs gezerek, kendi mühendislerini yaratarak fabrikalarındaki üretim sürecine ve sorunlarına hakim genç ve dinamik güçler yetiştirmek hedefindeler. Ford Otosan, 2016-2017 sezonunda bu proje kapsamında şimdiden 64 ilde 8 bin 386’sı kadın olmak üzere 13 bin 854 öğrenciye ulaştı. Sözde fırsat eşitliği yalanları eşliğinde kadın emeğinin ve becerisinin sömürülmesini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, bir dahaki dönemi ise sabırsızlıkla beklediğini söylemeden edemiyor.

Koç grubunun başını çektiği bir diğer projenin hedeflerinde ise meslek lisesi öğrencileri var. “Meslek lisesi memleket meselesi” çıkışının ardından kolları sıvayan Koç grubu, Özel Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖSGD), “Meslek Lisesi Koçları” projesiyle meslek lisesi öğrencilerinin büyük sanayi üretiminde kalifiye eleman olarak yetiştirilmesi ve okulların buna uygun bir yapıya kavuşturulmasını amaçlıyor. Özel sektör ve liseler işbirliği adı altında okullar, öğrencileri üretimin vahşi ve kuralsız ortamına hazırlayan yerlere dönüşüyor. Koç grubu bu konuda başı çekerek kendi gibi sermaye gruplarına yol gösterdi. Gelinen aşamada ise Borusan, Boyner, Brisa, PepsiCo, Pirelli, Mercedes, Doğan, Zorlu gibi büyük sermaye gruplarını dahil ettiği ÖSGD “Meslek Lisesi Koçları” ile şimdiden 64 şirketle 30 bini aşkın meslek liseli ile bağlantı kuruldu.

Sadece 2011 yılına kadar Koç Holding 27 milyon TL’lik bütçeyi meslek liselerine harcadığını belirterek; öğrencilerin “liseyi bitirdiklerinde Ford teknisyeninin bilgi ve beceri seviyesine ulaşmaları...”, “sektördeki donanımlı ve eğitimli personel ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamaları” adına bunun “paha biçilemez” olduğunu dillendirdi. Ford Otosan’ın hemen yakınında kurulu olan Ford Otosan’ın sponsorluğunu üstlendiği İhsaniye Otomotiv Meslek Yüksek Okulu yine Koç grubunun “geleceğe yatırımlarından” sadece biri. Bölümleri, laboratuarları, atölyeleri tamamen buna göre dizayn edilmiş. Üretime yakın olması ise öğrencilerin üretime sürekli dahil edilmelerinin bir vesilesi haline getirilmiş.

Fakat Koç sermayesinin derdi ne hayırseverlik, ne de kapitalist sistemin neden olduğu “fırsat eşitsizliğine” kendince bir müdahaledir. Bu çabanın ve yatırımların altında yatan sebep ise üretimden elde ettiği kazancı hep daha yukarıya çekmek, üretim maliyetini düşürüp pazar mallarını daha nitelikli bir hale getirmek. Bilindiği gibi kapitalistin kazancı üretim maliyetine göre değişir. Kapitalist, üretim maliyetini ve ürünlerin fiyatını hesaplarken iş aletlerinin aşınma ve yıpranma payını da esas alır. Aynı şekilde emek gücünün yıpranma payı da hesaplanır. Giderek emek gücünü daha ucuz, nitelikli ve sürdürülebilir bir forma kavuşturmayı hedefler, tıpkı makinelerin yıpranma payını ve teknolojik gelişimini göz önünde bulundurduğu gibi. Koç sermayesinin de derdi ileriki dönemlerde sermayesini ikiye, üçe katlamaktır, nitelikli ve ucuz iş gücü sayesinde. Verilen burslar, şirin gösterilmeye çalışılan sosyal projelerin ve “koçlukların” hepsi bu amaca hizmet etmektedir.

Nasıl ki burjuvazi kendi geleceğini mesleki eğitim alanlarında görüyorsa, buralar burjuvazinin gelecek hayallerini çökertmenin de bir alanıdır. Sınıfın saflarına karışan bu genç kuşaklar işçi sınıfının devrimci ideolojisi ile kuşatılarak, devrimci sınıf bilincine kazanılmalıdır. Aynı şekilde işçi sınıfının devrimci hareketi de bu alanlardan kendi dinamik gücünü bulacaktır.

 

 

 

 

Mesleki Eğitim Semineri’ne neden gitmeliyiz?

 

Okulların açılmasına yaklaşık bir buçuk ay kaldı. Yaz döneminin başında Meslek Liseliler Birliği (MLB) olarak önümüze mesleki eğitim semineri gerçekleştirme hedefi koyduk. Seminere sayılı günler kaldı. Gerçekleştireceğimiz seminerde meslek liselilerin sorunlarını tartışırken aslında bugün baskının, sömürünün, temel hedefi olan işçi sınıfının sorunlarını tartışacağız.

Bugün dünya ölçeğinde artan baskı, gericilik, sömürü ve savaş koşulları bu topraklarda da işçi-emekçi ve ezilen halklara yönelik azgınca uygulanıyor. İşçi sınıfına dayatılan kölelik koşulları doğrudan bizlere de dayatılıyor. Kıdem tazminatının gasp edilmesinden, haftalık izin gününün kaldırılmak istenmesine kadar tüm bu sorunlar yarın okullarımızdan çıkıp fabrikalarda, atölyelerde çalıştığımızda bizlere de dayatılacak. Öte yandan, meslek liseleri sermayenin önem verdiği alanlardan biri. Sık sık gündeme gelen sermayedarlar buluşması, milli eğitim şuraları, eğitimde reform paketleri gibi birçok gündemle sistem meslek liselerine ayrı yüklenmektedir.

Bugün saldırılar bütünlüklü bir şekilde gerçekleşmektedir. İşçi sınıfının kıdem tazminatı hakkı gasp edilirken, “tematik liseler” açılarak sermayenin ihtiyacı olan ucuz iş gücü karşılanacak, hem de patronlar işçinin eğitimiyle uğraşmadan direkt tezgâhındaki makinenin eğitimini almış işçiler yaratacak.

Tüm bu saldırılar bizlere sunulan geleceğin göstergesi. Torna tezgahından, pres makinesine alınterini döken, üreten ve yaratan bir sınıfın parçası olan biz meslek liseliler bugünün mücadelesini yarına bırakmıyoruz, başka bir dünya mümkün diyoruz.

6 Ağustos’ta gerçekleştireceğimiz seminerimizde sermayenin dünden bugüne meslek liselerine yönelik hedeflerini ortaya koyacağız. Diğer yandan da işçi sınıfının mücadelesi açısından meslek liselilerin önemini tartışacağız.

Meslek liselileri örgütlemek geleceği örgütlemektir. İşçi sınıfının hakları ve geleceği için mücadele eden, yarın için bir sözü olan herkesi seminerde buluşmaya çağırıyoruz.

Kartal’dan bir MLB’li

 

 

 

 

Hayallerimizin çalındığını gördüm

 

Moda tasarımcısı olabilmek, küçüklükten beri hayal ettiğim bir meslekti. Çocukken elimde daima iğne iplik olurdu. Eğitimimi de bunun üzerine yaptım, okudum, belli bir yol katettim bu mesleğe ulaşmak için, emek harcadım.

Okuduğum dönem boyunca bölümümle ilgili bir sürü malzeme alınması gerekti. Bunların hepsinin parası ailemin cebinden çıktı, bir sürü masraf yapmak zorunda kaldık. Ailem de, ben de bu para gitsin, yeter ki okuyup bir yerlere gelebilelim diye düşünüyorduk. En azından bir iş bulabileceğimi düşünüyordum. Tekstile girdim, çalıştığım iş yerinde insan değil robot yerine konup dakika tutularak çalıştırılıyorduk. Doğru dürüst ücret almıyorduk.

Onca emek verdiğim bu mesleği icra edebileceğimi düşünüyordum fakat aşağılanma ve ucuz işçilik gördüm. Hayallerimizin çalındığını gördüm.

Şimdi meslek lisesinde okumuş, yetmemiş üniversite eğitimini tamamlamış, staj diye birçok işe koşturulup deneyim elde etmiş, diplomasını almış, moda tasarımcısı olmuş bir işsizim.

Şimdi de işçi babamla, aile üyelerimle rekabet eder hale getiriliyorum. Tüm emekçileri ve gençliği buna karşı durmaya çağırıyorum.

Moda tasarım mezunu bir işsiz

 
§