8 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/14

Gündem: Devrimci 1 Mayıs
Miadı dolan işbirlikçiye burun sürtme operasyonu
4 Nisan ‘utanç günü!’
Emperyalist kapitalizmin ahlaki çöküntüsü!
“Cizre’de 665 kişi katledildi”
Direnişin 1 Mayıs’ına!
Devrimci olmayan her şey çürür!
Kastaş’ta direniş devam ediyor
Yeni Çeltek işçileri açlık grevine başladı
Üç ayda 415 işçi iş cinayetinde katledildi
İşçi-emekçi kadınlar haksız ve kirli savaşlara neden karşı çıkmalıdır?
Kiralık işçi yasa tasarısı
Gençliğin geleceği ve özgürlüğü kavga alanlarında
Meslek liseliler buluşuyor!
Sultanın mühimmat deposu
Suriye’de “siyasi çözüm” dansı
Suudi Arabistan’ın “İslam İttifakı”
“Sokaklar fırçamız, alanlar paletimizdir”
Pablo Picasso’yu ölümünün 43. yılında saygıyla anıyoruz!
Osmanlı’dan bugüne Bursa’da emek ve işçi hareketleri
Talat Türkoğlu’nun failleri cezalandırılsın!
1 Mayıs'ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalist kapitalizmin ahlaki çöküntüsü!

 

Geçtiğimiz haftanın tüm haberleri çocuk istismarının Türkiye’de ne denli yaygın yaşandığını özetler nitelikteydi. Karaman’da Ensar Vakfı’nda yaşanan kitlesel cinsel istismar vakasının ardından ülkenin pek çok yerinden bu yönlü haberler gün yüzüne çıktı. “Bir günde, 5 şehirde 5 farklı cinsel istismar skandalı!” yaşanan bir ülke gerçekliğinde, birbirinden vahim vakalara Kocaeli’nde 3 yaşındaki bir çocuğun tecavüz sonucu ölüm haberi eşlik etti. Tüm bunlar kapitalist düzende yaşanan kültürel yozlaşmanın ve ahlaki çöküntünün göstergeleri olarak kayda geçti.

Emperyalist kapitalist düzende yaşanan çürümenin geldiği akıl almaz boyut en çok çocukların yaşadıkları üzerinden net bir şekilde görünmektedir. Bu çürümenin bir yanını dinsel gericiliğin ve bağnazlığın güç kazanması ile birlikte yaşanan yozlaşma ve ahlaki çöküntüdeki artış oluşturmaktadır. Dünya genelinde dinsel gericiliğin olduğu her yerde bu yönlü cinsel istismar vakalarının sık yaşandığı biliniyor. Örneğin Vatikan’da da kimi psikoposların çocuk istismarı ile gündeme gelmeleri yeni değildir. Daha fazla örneği olmakla birlikte Vatikan örneğine Karaman Ensar vakfı eklenmiş oldu. Ancak Ensar Vakfı örneğinde bir başka gericilik ve istismar odağı ile daha karşılaştık. Devlet bakanları ile birlikte AKP yetkilileri tecavüz vakasıyla değil de vakfın imajıyla ilgilendi. Bu olayın vahametini daha da arttırmaktadır. Yaşananları “bir kereden bir şey olmaz” mantığıyla geçiştirenler, olay duyuldu diye rahatsız oldular. Gericiliğin konuyu bu şekilde ele alışı çocuk istismarlarını değil önlemek, daha da artıran bir rol oynamaktadır.

Bu gerici yapıyı pekiştiren daha pek çok örnek vardır. Örneğin dini kisveleri olan kişi ve kurumlardan cinsel istismarı meşrulaştıran çokça açıklamaya tanık olmaktayız. Bir babanın kızına şehvet duymasından annenin dizinin tahrik ediciliğine, çocuğun iç çamaşırının görünmesine dek türlü açıklamalar karşımıza çıkıyor. Pedofilinin ve ensestin yaygınlaşmasına hizmet eden bu açıklamaların gerisindeki hastalıklı zihniyetle toplum eğitilmekte, yönetilmektedir. Ki böyle bir toplumda sağlıklı bireylerden ve sağlıklı insan ilişkilerinden de bahsedilemez. Bastırılmış dürtü ve duyguların denetimden uzak, kapalı ortamlarda ne denli sapkınca açığa çıktığını gösteren böylesi örneklerin yanı sıra, çocuk evliliği adı altında esasında pedofiliyi meşrulaştıran bir düzen gerçekliği söz konusudur.

Gericilikle zehirlenen böylesi bir toplumsal düzende toplumun “en zayıf” görünen kesimleri kadın ve çocuklar başta cinsel saldırılar olmak üzere şiddetin doğrudan hedefi haline gelmektedir. Zira bu toplumda savunmasızdırlar. Başlarına bir şey geldiğinde devlet kurumları, polisinden yargısına kadar mağduru suçlu haline getirecek şekilde işlemektedir. Bir yanda tacizci, tecavüzcü ve katiller “iyi hal”, “haksız tahrik”, “saygın tutum“ indirimi alırken, öte yandan bizzat devletin kurumlarında, okullarda, yurtlarda, hapishanelerde çocukların başlarına böylesi saldırılar gelmektedir. Tüm bunlar toplamda “kimi kime şikâyet ediyoruz?” algısını pekiştirmektedir. Bundan kaynaklı cinsel saldırıların çoğu şikâyetsiz kalabilmektedir. Ayrıca medyanın olayı ele alış şeklinden gündelik yaşamdaki mahalle baskısına kadar, cinsel saldırıya uğrayan kişiyi ve yakınlarını olayı saklamaya iten pek çok neden olabilmektedir. Ki son dönemde artan haberler Türkiye’de de çocuklara yönelik cinsel istismarın ne denli sık yaşandığını göstermiştir.

Emperyalist kapitalizmde yaşanan toplumsal çürüme ve ahlaki çöküntünün bir diğer yanı ise çocuk pornosu ve çocuk fuhşunun sıklıkla yaşandığı gerçeğidir. UNICEF verilerine göre sadece Asya’da bir milyon erkek ve kız çocuğunun seks ticaretine alet edildiği tahmin ediliyor. “Seks turizmi” olarak adlandırılan bu iğrenç ticaretin alıcısının da zengin kapitalistler olduğu biliniyor. Pek çok zengin iş adamı özel uçaklarla Uzakdoğu, Asya gibi ülkelere bu amaçla gidiyor.

Bu pisliği devrim temizler!

Sömürüye dayalı, ataerkil, gerici kapitalist düzende; her açıdan insan ilişkilerinin yozlaştığı, insanlık değerlerinin ve erdemlerinin kötürümleştiği bir çürüme yaşanmaktadır. Toplumsal çürümenin geldiği bu korkunç boyut ortadayken yapılması gereken toplumsal bir ayağa kalkış olmalıdır. Ancak bu şekilde kapitalizmin çürümüşlüğünden ve kirinden kurtulabiliriz.

 

 

 

 

Çürümüş düzenin aynası: 3 yaşındaki çocuğa tecavüz

 

Kocaeli Çayırova’da yaşayan G.K, 19 Mart’ta 3 yaşındaki oğlunu “merdivenden düştüğü” gerekçesiyle hastaneye getirdi. Gebze Devlet Hastanesi’nde tedavi edilen çocuğun vücudundaki morluklar ve bağırsaklarındaki yırtılma nedeniyle doktorlar tecavüzden şüphelendi.

Doktorların haber vermesi üzerine, polis, G.K ve birlikte yaşadığı M.Ç’yi gözaltına aldı. İkili çıkarıldıkları mahkeme tarafından, Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek sonuçlara göre adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.

3 yaşındaki çocuk ise 11 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hastanede hayatını kaybetti.

DGB’den açıklama

Devrimci Gençlik Birliği (DGB) de, kapitalizmin çürümüşlüğünün vardığı boyutu gösteren olayla ilgili olarak açıklama yaptı. DGB açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

Hemen hemen her gün aynı haberleri duyuyoruz ve medyada yalnızca birer isimden öteye geçmiyor duyduklarımız. Toplum olarak bizler bu haberlere alıştırılmaya çalışılıyoruz. Ancak alışmaya da kabullenmeye de niyetimiz yok. Çünkü bizler biliyoruz ki bu tecavüzün ardında bütün çürümüşlüğüyle kapitalist sistem yatmaktadır. Ve kuracağımız yeni bir dünyada çocuklar sömürüye, istismara ve şiddete maruz kalmayacaklardır.

Bizler bütün bu yaşananların arkasındaki çürümüş düzeni tarihin çöplüğüne atacağız. Victor Jara’nın da dediği gibi çocukların neşeyle şarkılarını türkülerini söyleyebilecekleri tek düzen olan sosyalizmi kurana kadar mücadelemize devam edeceğiz.”


 
§