5 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/05

Bahar dönemi, gelişmeler ve görevler
Eski düzende yeni anayasa hayalleri!
Yeniden imha, yeniden inşa!
Sermaye devleti yeni karakollar kuracak
Sermaye tam kölelik dayatıyor
Ek ücret zammı için ortak mücadele!
MİB’den iki günlük çalıştay!
EKU’da işçiler kararlılıklarını koruyor
Köle pazarları kurulmak isteniyor
“Ve (aynı) katil cinayet mahalline döner”
Mücadele tarihinde kadının yeri: İşçi kadınlar en ön safta!
Osmanlı’nın son yıllarından Cumhuriyet’in ilk yıllarına...
Greif deneyiminden öğrenelim!
Yasalar kadını koruyabilir mi?
Torba yasa işçi ve emekçilere esnek çalışmayı dayatıyor!
“Yeni mücadele döneminde liseleri fethedelim!”
3. Cenevre görüşmeleri; “Üçlü şer ekseni”nin kundakçılığı
Kapitalizm insana dair hiçbir sorunu çözemez!
Hayaller ve sınıfsal gerçekler!
Essen’de ‘Kürt sorunu’ konulu panel
Zincirlerimizden başka kaybedecek neyimiz var?
Hasta tutsak Türkan Özen’e ‘siyasi cezalandırma’
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hasta tutsak Türkan Özen’e ‘siyasi cezalandırma’

 

TKİP dava tutsağı Evrim Erdoğdu, gazetemize gönderdiği mektupta, Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde devrimci tutsaklara yönelik baskıları ve tecriti anlattı. Erdoğdu’nun mektubu şöyle:

“Şakran Kadın Cezaevi’nde tecrit uygulamaları devam ediyor. Ağır müebbet hükümlüsü DHKP-C dava tutsağı Türkan Özen akciğer hastalığı başta olmak üzere yaşamsal sağlık sorunları olmasına rağmen tek kişilik hücrede tutuluyor. Türkan Özen, hastane sevklerinin sık olmaması sebebiyle 1 yıl önce Uşak Hapishanesi’nden buraya getirilmişti. Ancak bir hasta tutsak olarak dosya kapsamı bahane edilip tecrit hücrelerine kapatılma işkencesine maruz kalmıştı. Yaklaşık bir ay boyunca girdiği açlık grevi sonucunda koşulları bir nebze düzeltilerek her biri 11 kişilik koğuşların bulunduğu devrimci siyasi tutsakların tutulduğu A koridoruna geçirildi. O günden beri 11 kişilik koğuşta tek tutuluyor. İzolasyonu bir nebze hafifleten yan koğuşunda DHKP-C tutsağı Fatma Alan ile benim kalmamız. Ancak tek iletişim kanalımız koğuş camının kafesli telli boşluğundan seslenmemiz. Ölünceye kadar hapis cezasına çarptırılmış olan bir devrimci, hapishane idaresi ile defalarca kez yaptığımız görüşmelerde bu uygulamanın insanlık dışı olduğunu ve tek tutulmasının hayati riskleri olduğunu vurgulamamıza rağmen tecritte tutulmaya devam edilmektedir.

Nitekim tek yaşaması ve tüm gündelik rutin işlerini tek başına yapmak zorunda olması bacağındaki ortopedik bir sorunun ilerleyerek protez ameliyatı geçirmesi gerekliliğiyle karşı karşıya bırakmıştır. Son aylarda ciddi yürüme güçlüğü çekmesine rağmen hapishane idaresinin yaptığı mevzuatın arkasına sığınmaktır. Aynı mevzuatın yürürlükte olduğu hapishanede Türkan Özen arkadaşları ile birlikte kalabilmişken 20 yıllık tutsaklığının ardından açık bir siyasi cezalandırma ile yüz yüzedir.

Sermaye devletinin hasta tutsaklara yönelik uyguladığı intikamcı politikanın en açık biçimiyle yüz yüzeyiz. F tiplerine karşı verilen ve yıllardır süren mücadelenin sonucunda ağır müebbet hükümlüsü devrimci-siyasi tutsaklar hücrelere hapsedilme politikasını delmiş pek çok insani hakkı kazanmışken, Şakran’da Türkan Özen, üstelik hasta tutsak olmasına rağmen, ağır bir tecritle uzun süreli bir işkenceyle 2 kat fazla cezalandırılmaktadır.

Bu politikalara karşı direnişimizi büyütmemizin en önemli aracı dayanışmayı büyütmek olacaktır.

Tüm devrimci-ilerici kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyorum.”

 

 

 

 

Tutsakların tedavi hakkı engelleniyor”

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından hapishanelerdeki hak ihlallerine dikkat çekmek için her hafta yapılan F oturması eyleminin 202.’si 30 Ocak günü gerçekleşti.

Eylemde konuşan Seza Mis Horuz “Tedavi haktır engellenemez!” sloganını Cizre’deki yaralılar için attıklarını, tecrit abluka ve yaşam hakkı ihlallerinin hapishaneler dışında da gerçekleştiğini, ülkenin bir hapishaneye dönüştüğünü söyledi.

Tedavi yok, sürgün var

Horuz’un konuşmasından sonra okunan basın metninde hapishanelerde İHD’nin tespit edebildiğine göre 300’ü ağır 757 hasta mahpusun olduğu belirtildi. 20 yıldır kalın bağırsak kanseri olan Aydın Değirmenci’nin 2013 yılında tutuklandıktan sonra pek çok hapishaneye sürgün edildiği, tedavisinin keyfi olarak yapılmadığı, sevklerinin kasten uzatıldığı, sevklerde asker saldırısına maruz kaldığı anlatıldı.

 

 

 

 

İHD ‘Yaşam Nöbeti’ni sonlandırdı

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin Kürt kentlerindeki savaşa karşı 5 gün boyunca Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirdiği ‘Yaşam Nöbeti’ 29 Ocak’ta yapılan eylemle sonlandırıldı.

Eylemde konuşan Hulusi Zeybel, Cizre’de bir binanın bodrumunda mahsur kalan ve top atışı altında olan yaralıların durumuna dikkat çekti.

Zeybel yaşam nöbeti eylemi için hazırladıkları dövizlerde “gerillalar ölmesin” yazdığı için polis tarafından engellendiğini, bunun üzerine durumu protesto etmek için dövizleri ters çevirdiklerini belirtti. Zeybel ayrıca yaptıkları yaşam nöbetinde gerilla, asker, polis, çocuk ölümlerine dair dövizlerin olduğunu ancak medyanın yalnızca “gerillalar ölmesin” dövizi varmış gibi yansıtmaya çalıştığını söyledi.

Zeybel’den sonra konuşan Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nden Av. Sinan Zincir, yaralıların alınabilmesi için AİHM’den tedbir kararı çıkartmak gerektiğine, alınan bu kararın da uygulanmadığına dikkat çekti.

Zincir konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun da reddedildiğini belirtti. Eylem boyunca beyaz dövizler taşınırken, kirli savaşa karşı İHD’nin eylemlerinin çeşitli şekillerde süreceği vurgulandı.

 

 

 

 

Türkiye’nin AİHM karnesi açıklandı

 

Strasbourg’da 28 Ocak günü yayımlanan istatistiklere göre, Türkiye 2015 sonunda AİHM’de hakkında en fazla dava başvurusu bulunan 3’üncü ülke. Yine Türkiye hakkında en fazla ifade özgürlüğü ihlaline hükmedilen ülke oldu.

AİHM, 2015 yılında toplam 823 karar açıkladı. Hakkında en fazla karar açıklanan ülke Rusya’dan sonra Türkiye oldu. Türkiye bu rakamla şu anda AİHM’in iş yükünün yüzde 13’ünü oluşturuyor.

Adil yargılanma hakkını ihlal

Türkiye hakkında 2015 yılında açıklanan kararların 79’unda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin en az bir maddesinin ihlaline hükmedildi. Türkiye 2015 yılında en çok Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkıyla ilgili maddesini ihlal etmekten (20 karar) ceza aldı.

Adil yargılanma hakkını; kötü muamele şikayetleriyle ilgili yeterli soruşturma yürütmeme (14), bireylerin özgürlük ve güvenlik hakkı (14), yaşam hakkını ihlale bağlı yeterli soruşturma yürütmeme (13) ve kötü muamele (11) izledi.


 
§