20 Mart 2015
Sayı: KB 2015/11

Bahar döneminin ihtiyacı devrimci sınıf mücadelesidir!
Stratejik “ortak” gözden düşüyor!
'İç Güvenlik Paketi' hükümsüzdür!
AKP’den 1 Mayıs tehdidi: Taksim yasak!
“Öldürme yetkisi tescilleniyor!”
Kışlalarda asker ölümleri “şüpheli” değil, şüphesiz cinayet!
AKP’den yeni asimilasyon saldırısı
TİSK’ten sınıfa dönük saldırı hamlesi
Boytaş işçisi oyunu bozdu
Kadro yalanı seçim vaadi oldu
Bosch’ta öfke dinmiyor!
“Yeraltı madenleri kamulaştırılmalı”
Darp edilenler yargılanıyor
İşçi sınıfını sırtından vuran "sendikacılar" seçim oyunuyla yola devam ediyorlar!
Eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütelim! - S.Soysal
DİHA'nın kadın muhabiri şiddeti anlattı
Sudenaz'a sözümüz var!
Emperyalist politikanın iki yüzü: Münih veya Tröglitz
Ukrayna krizi, emperyalist yalanlar ve gerçekler
Anti-kapitalist öfke büyüyor!
DGB MYK Mart ayı toplantısı gerçekleştirildi
İÜ'de rektörlük seçimleri üzerine
Halepçe ve Beyazıt katliamları lanetlendi
Berkin Elvan eylemleri ışığında...
Hasan Ferit davasında planlı saldırı
Tutsaklara yönelik sınırsız baskı ve katliam yasası
TİHV: Ödemiyoruz!
Taşeron köleliğine son vermek için...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Anti-kapitalist öfke büyüyor!

 

Frankfurt’ta, 1.3 milyar Euro maliyetle yapılan yeni Avrupa Merkez Bankası'nın (EZB) açılışı, 18 Mart günü on binlerce kişi tarafından protesto edildi. Çevre illerden takviyelerle sayıları binleri bulan polis dizginsiz bir terör estirirken, EZB’yi çevreleyen tüm sokaklarda militan eylemler yapıldı.

Blockupy’nin ilk eylemi sabahın erken saatlerinde planlanan EZB’yi insan zinciri ile bloke ederek açılışı engellemek oldu. Blokaj eylemini engellemek için polis günler öncesinden bankanın etrafında prova yaparken basın da polisle paralel çalışarak panik havası yaratmaya çalıştı. Bankanın bulunduğu Ostend semti tam anlamıyla polis kuşatmasına alındı. EZB’ye giden tüm yollar polis barikatlarıyla kesildi. Semtteki tüm okullar tatil edilirken, yine o bölgedeki banka şubeleri de kapalı tutuldu. O semte giden tüm tramvay ve trenler iptal edildi.

DGB blokaj eyleminde: Tek çözüm devrim!

Binlerce polisle estirilen devlet terörü, sabahın erken saatlerinden itibaren Almanya’nın dört bir yanından ve dahası Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen binlerce anti-kapitalist gencin bölgeye akmasını engelleyemedi. Her türlü engeli aşarak bankanın bulunduğu semte varan gençler, polisle saatler süren militan çatışmalara girdiler. Bölgedeki hemen her sokakta direniş yaşandı, barikatlar kuruldu, ateşler yakıldı, pankartlar asıldı. Enternasyonalist ve anti-kapitalist sloganların haykırıldığı eylemde İtalya, İspanya ve Yunanistan’dan gelen gençlerin militanlıkları dikkat çekti.

Blokaj eyleminde DGB’li genç komünistler de aktif olarak yer aldılar. DGB’li gençlerin "Tek çözüm devrim!" yazılı pankartlarına polis tarafından el konuldu.

Polis terörü!

Polis anti-kapitalist blokaj eylemine azgınca saldırdı. Çok sayıda genç bu saldırılar esnasında yaralanırken, atılan taşlardan dolayı da onlarca polis yaralandı. Merkezi bir yerde bulunan bir polis karakolunun camları kırılırken, 10’a yakın polis aracı ateşe verildi. Yine bölgedeki birçok bankanın ve bazı resmi dairelerin de camları kırıldı.

Eylemde çok sayıda kişi yaralanırken, polisin yaptığı resmi açıklamaya göre 350 kişi gözaltına alındı. Eylemcileri hedef alan Polis Sendikası (DPolG) Başkanı Rainer Wendt, "Frankfurt'taki protesto gösterileri sırasında şiddetin yeni bir boyutu ortaya konmuştur" dedi. Wendt, daha sonra "kapitalizm karşıtlığı adı altında Avrupa'nın her yanından şiddete hazır kalabalıklar Frankfurt'a akın etti" ifadelerini kullandı.

Blockupy’nin bir sonraki adımı kitlesel miting oldu. Miting saatine kadar çatışmalar devam ederken kitle saat 14.00’ten itibaren Römer’de toplanmaya başladı. 10 bin civarında kişinin katıldığı mitingde yerli ve göçmen onlarca parti ve örgüt yer aldı. Yunanistanlıların katılımı dikkat çekti. Mitingde Syriza temsilcisi, Afgan bir mülteci, Attac temsilcisi, Kanadalı yazar Naomi Klein, Die Linke milletvekili Sahra Wagenknecht, ünlü Kaberatist Urban Priol, İtalya’dan metal işçileri temsilcisi, İspanya’dan Palermo temsilcisi konuşma yaptı.

Konuşmaların içeriği gerçek bir kapitalizm eleştirisinden ve devrimci propagandadan yoksundu. Hemen hemen her konuşmacı Yunanistan’a karşı uygulanan "Troyka" politikalarına geniş yer verdi. Kabareci Urban Priol, kapitalizmi ve Almanya’nın sözde demokrasisini kendi tarzında mizahi bir dille eleştirerek, Almanların bir zamanlar Stalin’den korktukları gibi şimdi de Syriza’dan korktuklarını ifade etti. Mitingde sabah saatlerinde kentte yaşanan polis terörü ve sokaklarda militanca direnen kitleden hiç bahsedilmezken Blockupy’nin gerçek yaratıcıları olan en dinamik ve en devrimci kitleye söz hakkı tanınmadı. Kurulan sahne reformizmin sahnesi oldu.

On binlerin coşkulu yürüyüşü

Yapılan konuşmaların ardından kitle kortejler oluşturarak yürüyüşe geçti. Yürüyüşün başlamasıyla birlikte kitlenin sayısı her geçen an artmaya başladı. Kapitalizme karşı rengarenk onlarca pankart, döviz ve bayraklarla yürüyen kitle oldukça coşkuluydu. Gözlemcilere göre bu seneki Blockupy’ye, geçen seneki kitleyi en az ikiye katlayan on binlerce kişi katıldı. Katılımın %90’ını ise gençler oluşturdu.

Oldukça uzun bir güzergah, onlarca ses aracından yapılan ajitasyonlar, çalınan müzik ve trompet grubunun eşliğinde yüründü. Almanca’nın yanı sıra, İspanyolca, İtalyanca ve İngilizce sloganların da atıldığı eylemde, "Yaşasın enternasyonal dayanışma!", "Bankaların ve tekellerin iktidarını yıkalım!", "Tek çözüm devrim!" gibi sloganlar haykırıldı.

Yürüyüşte polisin zaman zaman özellikle "devrimci blok" kortejine yönelik provokatif müdahaleleri kitlenin kararlı tutumuyla boşa çıkarıldı.

Eylemde, "Kapitalizm işsizlik, ırkçılık ve savaş demektir; yaşasın sosyalizm!" yazılı TKİP imzalı bir pankart da taşındı. BİR-KAR çalışanları ise yürüyüşe bayraklarıyla katıldılar.

Akşam saatlerinde Alter Oper Meydanı’nda sona eren yürüyüşle birlikte Blockupy eylemi de sona erdi.

Bu seneki Blockupy eylemi, kitlesel, coşkulu, militan ve anti-kapitalist yönü güçlü bir eylem oldu ve kapitalizmin metropollerinde de gittikçe büyüyen bir öfkenin biriktiğini gösterdi.

Kızıl Bayrak / Frankfurt

 

 

 

 

İsrail’de seçimler

 

17 Mart’ta yapılan seçimlerden bir kez daha Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud galip çıktı. Likud, 30 sandalye kazanarak sağcı-siyonist koalisyon kurma çabasında büyük avantaj elde etmiş oldu. ‘Merkez sol’ Siyonist Birlik ise 24 sandalye kazanırken Arapların ortak listesi mecliste 13 sandalye kazandı.

Daha önce koalisyonlara ortak olmayacağını açıklayan Arap listesinin lideri Ayman Odeh, “Parlamentoda üçüncü büyük güç olacağız. Sağ partilerin hükümet kurmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Senelerdir siyasi çizgileri fark etmeden İsrail tarafından katliama maruz kalan Filistin halkı ise seçim sonuçlarının önemsiz olduğu görüşünde.

Seçimlerin yapıldığı saatlerde Kudüs’te Yahudi yerleşim birimleri inşaatlarını protesto eden Filistinliler ise işgal güçlerinin saldırısına uğradı.

 

 

 

 

‘Ya hızlı çalış ya da çık!’

 

Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü, (HRW) Adidas ve H&M gibi markaların üretim yaptığı Kamboçya’da tekstil işçilerinin çalışma koşulları hakkında rapor yayınladı. “Ya hızlı çalış ya da çık: Kamboçya’nın tekstil sektöründe işçi hakları suistimalleri” ismiyle yayınlanan raporda, yolsuzluk ve sendikalardaki yozlaşmaya dikkat çekilerek işçi haklarının sistematik bir şekilde ihlal edildiği belirtildi.

Tekstil atölyelerinde çalışan işçilerin yüzde 90’ını oluşturan kadınların, Kamboçya yasalarına aykırı olmasına rağmen hamile kalmaları durumunda işten atıldığı bilgisi verilen raporda, görüşülen kadın işçilerden birinin işten atılmamak için kürtaj yaptırdığı söylendi. Raporda Adidas ve H&M gibi uluslararası markaların da işçi hakları ihlallerinde rolleri olduğuna dikkat çekildi.

 
§