6 Mart 2015
Sayı: KB 2015/09

Üniversitelerde artan faşist saldırganlığa karşı mücadele
En zenginler listesi açıklandı!
Bir korkunun itirafı
Gelenek AKP ile sürüyor
Özgecan’ları da Pozantı ve Şakran’ı da unutma!
‘Meclisten geçer, sokaktan geçmez!’
‘Umutsuzluk yerine inanç ve yaratıcılık’
Polis devletine karşı birleşik mücadeleye!
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı Sonuçları
DEV TEKSTİL’in kuruluş süreci tamamlandı
Yerel bültenlerde baharın devrimci çağrısı
Kafkas Şeker’de kıyım ve direniş!
Divan işçileri mücadeleyi sürdürüyor
Kadın sosyalizmle özgürleşir!
Özgecan eylemleri ışığında 8 Mart - S. Soysal
Ukrayna'da kriz büyüyor
Filistin'e teslimiyet dayatılıyor!
Ortadoğu ve emperyalistler arası çatışma - A. Destan
Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden...
Münster'de Kürt sorunu ve seçimler paneli
EÜ öğrencileri saldırıyı anlattı
DGB mücadeleyi meclislerle örüyor!
DLB devrimci faaliyeti büyütüyor
Edebiyatın çınarı sonsuzluğa uğurlandı
Patron sendikaları hesap verecek!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Özgecan’ları da Pozantı ve Şakran’ı da unutma!

 

Şakran Hapishanesi’nde çocuk tutuklulara yönelik taciz, tecavüz ve işkencenin açığa çıkmasının ardından farklı hapishanelerde de benzer olayların yaşandığı basına yansıdı. Böylelikle, sermaye devletinin çocuklara yönelik bu tutumunun münferit olmadığı, tüm hapishanelerde devlet gözetiminde benzer olayların yaşandığı görüldü.

Hatırlanırsa Şakran Çocuk Hapishanesi’nin açılışı Adalet Bakanlığı tarafından pasta kesilerek yapılmıştı. Bakanlığın ‘otel gibi cezaevi’ diye tanıttığı bu hapishanede çocukların uğradığı tecavüzün ise 3 yıldır 288 kamera ile izlendiği açığa çıktı. Hapishane Müdürü Hamit Karslıoğlu yaşananları 2 Aralık 2014 tarihli “Görev Taksim” başlığını taşıyan ve Psiko Sosyal Birime gönderdiği resmi yazı ile itiraf etmişti.

Tecavüz bu devletin fıtratında var!

Yine eylemlere katıldıkları için tutuklanan Kürt çocuklar Pozantı Çocuk Hapishanesi’nde tecavüze ve işkenceye maruz kalmışlardı. Tecavüzcülere dokunulmazken, tecavüzcüler hakkında davacı olan 4 çocuk ise müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, 18 yaşını dolduran çocukların büyük bir kısmının tutuklama ve para cezalarıyla sindirilmeye çalışıldığını söyledi. Tanrıverdi, devletin tecavüzcüleri değil mağdurları cezalandırdığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Son bir yılda derneğimize yapılan resmi başvuru kayıtlarına göre; bir yıl içerisinde, toplam 129 çocuk gözaltına alınmış, tutuklanmış ve çocuk mahkemeleri tarafından yargılanmıştır. Bunlardan 67 çocuk hakkındaki davalar sonuçlanmıştır. Sonuçlanan davalardan hiçbir beraat kararının çıkmaması çocukları sindirme politikalarının açık bir göstergesidir. Bu çocuklara Toplam: 578 yıl, 11 ay 6 gün hapis cezası ve 978.180.00 T.L. adli para cezası verilmiştir. Yine 2012 yılı içerisinde Mersin Valiliği tarafından Pozantı çıkışlı çocukların ailelerine toplam olarak 1.270.000.00 (Bir milyon iki yüz yetmiş bin) T.L. idari para cezası verilmiştir.”

Tanrıverdi ayrıca bu çocuklara Pozantı Cezaevi’nde yapılan işkencelerin, şimdi de farklı yöntemlerle Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde devam ettiğini belirtmektedir.

Pozantı Hapishanesi’nde tecavüzcüleri koruyan devletin cesaretlendirmesiyle sonrasında Ceyhan, Antalya, Maltepe hapishanelerinde yatan çocuklarda benzer bir akıbeti yaşamışlardı. Pozantı’da sermaye devletinin adaleti ise yine tecavüzcüleri değil, bu tecavüzleri gündeme getiren gazetecileri hapse atmıştı.

Mevcut kapitalist düzen hiçbir ahlaki değer taşımamaktadır ve tüm kurumlarıyla çürümüştür. Bu nedenle Pozantı’da, Şakran’da olduğu gibi ya da Mersin’de Özgecan ile gündeme gelen insanlık suçları birkaç kendini bilmezin, ahlaksızın eseri değildir. Onlar bu bataklıktan türemekte, cesaretini bu düzenin adaletinden ve savunucularından almaktadırlar. Tüm bunlardan ötürü Özgecan’ları da Pozantı ve Şakran’ı da unutmamak, unutturmamak ve tecavüzcülerden hesap sormak için örgütlü mücadeleyi sürdürmek gerekmektedir.

 

 

 

 

Cellatlar giyotine itiraz etme “demokratlığını” gösteriyor!

 

İç Güvenlik Paketi mecliste kavga gürültü çıkıyor. Türkiye’de yaşamayan ve dününden haberi olmayan bir gazeteci, yasanın çıkarılma tartışmalarına bakarak haber yapsa, MHP’yi bile demokrat bir parti olarak yazardı! Haberi yazana MHP’liler bile “şaşkın” derdi.

İç Güvenlik Paketi düne kadar uygulanan devlet terörünün üzerindeki tül perdeyi kaldırmaktan başka bir şey değil. Evet İç Güvenlik Paketi nezdinde, devlet terörü yasalaştırılıyor. Ancak devlet terörü yokken var olmayacak. Zaten var ve azgınca uygulanıyor. Financal Times’ın yazdığı gibi demokrasiyi ortadan kaldıracak bir yasa değil, devlet terörüne yasal nitelik kazandıracak bir yasa çıkarılıyor.

MHP yasaya itiraz ediyor. MHP’nin pratiğinden bağımsız söyleyelim, daha dün Lice’de 12 yaşında çocuklar öldürülürken, MHP, hükümeti eleştiren tek bir söz söyledi mi? MHP’nin yasaya itirazı meslekten bir celladın giyotine itiraz etmesinden başka bir anlam taşımaz. MHP için söylediklerimiz CHP için de geçerlidir. Faşist zorbalıkla, devlet terörüyle barışık yaşarken, bu terörün üzerindeki tül perdenin kalkmasına karşı yükselttikleri ses, Haziran’daki seçimlere yatırımdan başka bir şey değildir.

İç Güvenlik Paketi’ne karşı yapılan kitle eylemleri ise samimidir. Çünkü bu kitle eylemlerinin bileşenleri olan devrimciler, demokratlar, devlet terörünün birebir muhataplarıdır zaten. Yasa çıksa dahi, ki çıkacağı gün gibi aşikar, fiili-meşru eylem çizgisi hattından taviz vermeden yapılacak eylemler, yasayı işlemez hale getirecektir. Son olarak polise 48 saat süreliğine istediği kişiyi keyfi olarak gözaltına alma “hakkı” tanındı. Polisin bunu uygulamasına izin vermemeye çalışmak gerekiyor. Polis bir kişiyi keyfi olarak gözaltına almaya geldiğinde, orada o an 10 kişi varsa, kenetlenip ya 10 kişiyi birden gözaltına almak zorunda kalmalılar, ya da hiç kimseyi gözaltına alamamalılar.

Faşist sermaye devleti iyiden iyiye saldırganlaşıyor. Bu durumda, fiili-meşru eylem ve haklardan taviz verilmemeli. Yanımızdaki dostumuzun, yoldaşımızın keyfi olarak gözaltına alınmasına sessiz kalırsak yarın bizim de kesinlikle gözaltına alınacağımızı bilmeliyiz. Dostumuz, yoldaşımızla birlikte gözaltına alınmayı göze alarak, onun keyfi olarak gözaltına alınmasına fırsat vermemeliyiz. Bunun ara bir yolu yok…

M. Kurşun

 
§