14 Haziran 2013
Sayı: KB 2013/24

 Kızıl Bayrak'tan
Kazanana kadar direniş!
AKP şeflerinin dışavuran histerileri
Bugün Taksim yarın her yer...
Emperyalist merkezlerin direniş korkusu
Taksim direnişi sınıfı mücadeleye çağırıyor...
Bir yalan makinesi:
Vali Mutlu
Direnen emekçiler
kazanacak!
Avukatlara saldırıya
kitlesel tepki
Taksim Direnişi’miz büyüyor!
Direnişin sesi yankılanıyor
“İsyanın sınırı, yaratıcılığın sonu yoktur!”
Korku duvarları yıkıldı
Ortadoğu’da halk hareketleri 1 - H. Fırat
Avrupa’da krizin olası seyri - Volkan Yaraşır
Birleşik Metal-İş yönetimi MESS-Türk Metal saltanatına boyun eğdi…
Emeğimiz, haklarımız ve geleceğimiz için
direnişe sahip çıkalım!
“Herkes mücadele
etmelidir!”
Taksim-Gezi’ye enternasyonal destek

Ethem Sarısülük’ü kaybettik...

Barikatın ardında...
15-16 Haziran,
sol hareket ve işçi hareketi - H. Fırat
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Taksim Direnişi’miz büyüyor!

 

Tüm ülkenin mücadele kürsüsü olan Taksim Direnişi günlerce hazırlıkları yapılan saldırıları atlatarak ikinci haftasını geride bıraktı. Yüzbinlerce İstanbullu’nun aktif katılımı ve dayanışmasıyla günlerdir Gezi Parkı’nda direnenlere sermaye hükümeti çok yönlü saldırılarını 10 Haziran gününden itibaren fiziki saldırıya dönüştürdü. Direniş 13. gününü geride bırakırken bir kez daha sermaye devletinin hiç bir kurumuna ve hiç bir temsilcisine güvenilemeyeceği kanıtlandı. “Gezi Parkı’na müdahale olmayacak” sözü veren İstanbul Valisi Mutlu gibi düzenin iki yüzlü temsilcilerinin açıklamalarıyla birlikte saldırı planlarını devreye soktukları da görüldü.

Mitingin sözü: Talepler de muhatap da belli!

Direniş, 8 ve 9 Haziran günlerinde yüzbinlerce insanın katıldığı devasa etkinliklere sahne oldu. Sermaye devleti temsilcilerinin yaptıkları açıklamalarda talepler karşısında hiçbir adım atmayacaklarını ilan etmelerine duyulan tepki, direnişin kalbi Taksim’de yapılan eylemlere yansıyan kitlesel katılımlarla dışavurdu. Bu kitlesel tepkiyi yansıtmak üzere Taksim Dayanışması 9 Haziran tarihinde miting kararı alarak taleplerinin arkasında olduğunu açıklamak, muhatap bulamayanlara muhatabı göstermek için herkesi Taksim’e çağırmıştı. Gerçekleşen mitingse belki de Taksim’de bugüne kadar gerçekleşmiş en kitlesel eylemlerden biri olarak tarihe geçti. Taksim’de çalışma olan şantiye alanı hariç tüm meydan tamamen dolarken hem İstiklal Caddesi hem de Gezi Parkı’nda binlerce insan vardı.

Mitingde sunulan ortak açıklamadan sanatçıların konuşmalarına kadar tüm program taleplerin arkasında olunduğu ve talepler karşılanmadan direnişten geri adım atılmayacağı vurgulandı. Yüzbinlerin eyleme katılması tüm tehdit ve çarpıtmalara karşı direnişin sahiplendiğinin resmiydi.

Yoğunlaştırılmış polis şiddeti de direnişi ezemedi

Yüzbinlerin Taksim’de toplanarak direnişi kararlılıkla sürdürmesi karşısında tahammülsüzlüğünü daha fazla gizlemeyen devlet açık saldırıya girişti. 11 Haziran sabah saatlerinde başta Gümüşsuyu kolu olmak üzere barikatlara saldıran polis meydana ulaştığında devrimci, ilerici güçlerin direnişiyle karşılaştı. Günlerdir hazırlığı yapıldığı belli olan polis saldırısında sayısız gaz bombası kullanıldı. Polis ilk adım olarak AKM ve heykel çevresinde konumlandı, ardından tekrar kitleye saldırdı. Fakat direnişin eylemciler tarafından sahiplenilmesiyle sabah 07.00 sularında başlayan çatışma ertesi sabaha kadar sürdü. Aynı gün protesto eylemlerini de provoke eden polis hem 13.00’teki eylemde hem de 19.00’daki eylemde ani saldırılarla kitleleri dağıtmaya çalıştı. Fakat her geçen saat eyleme katılmak için gelenlerin sayısı arttı. Polis yer yer tuttuğu mevzileri koruyamayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Taksim Meydanı saatler süren çatışmalar sırasında yüzlerce polis, çok sayıda panzer ve kullanılan yoğun gaz bombası karşısında tam bir direniş alanına döndü. Havai fişekler ve molotof kokteylleriyle polise karşı örülen direniş polisin alan hakimiyeti kurmasını uzun süre engelledi. Süren çatışmalar sırasında bir TOMA molotoflarla yakılarak tamamen etkisiz hale getirildi.

İstanbul Valisi erken zafer hayalleri kurarak sabah saatlerinde koyduğu basın açıklamasının saatini ileriye alıp yer değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Vali Mutlu gece saatlerinde kaçak gibi gizlice Taksim’e gelip polisleri ziyaret etti. Kitlesel destek ve binlerce insanın 16 saati aşan saldırıya rağmen Taksim’e gelmesi karşısında Vali Mutlu söylemini değiştirmek zorunda kaldı. Fakat açıklamanın üzerinden saatler geçmeden Gezi Parkı’nın üstünde gaz ve ses bombaları patlamaya başladı. Revire ve çadırlara gelen gaz bombaları alanda yangın riskleri yaratırken binlerce insanın olduğu bir yerde panik ve kaos yaratılmaya çalışılması adeta ölümlere davetiye çıkardı. Polis saldırılarının ardından tekrar normal yaşam düzenini alan Gezi Parkı komünü revirlerini tekrar düzenleyip çatışmanın yarattığı tahribatı temizlerken yapılan çağrıya verilen yanıtla birçok temel ihtiyaç birkaç saat içerisinde karşılandı.

Direnişi kırmak için böl-yok et taktiği

Direnişin meşruluğu ve desteği karşısında topyekün bir saldırıyı göze alamayan sermaye devleti önce Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Anıtı’ndaki pankartları bahane ederek saldırdı. Tüm fiziki üstünlüğüyle gerçekleştirdiği saldırıya rağmen direniş kırılamadı. Vali Mutlu, Gezi Parkı’na dokunulmayacağını belirtilirken polis terörü yoğunlaştırıldı. Çatışmalar sırasında SDP İl binasına baskın verilerek içeridekiler gözaltına alındı. Ayrıca Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde polis saldırısını protesto eden avukatlar da cüppeleriyle yaka paça gözaltına alındılar. Kitleyi bölmek ve devrimci güçleri tecrit etmek için devreye sokulan pankart hedefli saldırı aynı akşam meydandaki çadırlara ve çevre binalardaki diğer pankartlara saldırılarla devam etti.

Kitle içindeki ulusalcıları yanına çekmek isteyen devlet AKM’ye saldırının bir gün sonrasında dev boyutlarda 2 Türk bayrağı ve Mustafa Kemal posteri asarak millyetçi-şoven zehre sarıldı.

Keyfi ve hukuksuz polis terörü, sermaye devleti temsilcilerinden aldığı açık destekle direnişi boğmak için kesintisiz devam edecektir. Fakat panzerin altına yatan, yıkılan barikatların yerine yenisini yapan TOMA’ları geri çekilmek zorunda bırakan direnişin ruhu dimdik ayaktadır. Eylemlere katılımın da Gezi Parkı’ndaki komün yaşam için sunulan maddi desteğin de zayıflamamış olması bunun en açık kanıtıdır.

Direniş dayanışmayla kazanır

Direnişin diğer bir destek gücü emekçi mahallelerindeki eylemler oldu. Polis saldırısı karşısında emekçiler mahallelerinden çıkarak saatler süren yürüyüşler gerçekleştirdi. Onbinlerce emekçi İstanbul trafiğini saatlerce kitlediler. Anadolu Yakası’nda binlerce emekçi Kartal’dan E-5’e, oradan da Cevizli Köprüsü’ne yürüdüler. Avrupa Yakası’ndaysa Gazi Mahallesi’nde başlayan eylem Otoban’ı tıkayarak saatlerce araç trafiğine yolların kapanmasına neden oldular.

Mahallelerdeki eylemler ilk refleks olması bakımından anlamlı olurken daha da büyütülmeye ihtiyacı var. Direnişi bugüne taşıyan dayanışmanın büyümesi aynı zamanda eylemlerin güçlendirilmesi anlamına geliyor.