26 Mart 2010
Sayı: SİKB 2010/13

 Kızıl Bayrak'tan
Mücadele yolunda güçlü ve örgütlü yürümek için 1 Nisan’ı kazanmalıyız!
AKP hükümeti stand-by anlaşması yerine OVP ile yola devam edecek
Erdoğan’dan kaçak Ermenilere sınırdışı etme tehdidi
MİB: “Bizden çaldıklarınızı
geri alacağız!’’
Türk-İş’ten 78 günlük
ihanetin savunusu
İşçi ve emekçi hareketinden
TÜBİTAK direnişçisi Aynur Çamalan’la direniş süreci üzerine konuştuk
TARİŞ’te tek çare
direniş ve mücadele
Direnişçi TEKEL işçileriyle
1 Nisan Ankara buluşması
üzerine konuştuk
Sınıfsal öfke ve
kin birikiyor - Volkan Yaraşır
TEKEL Direnişi’nin geleceği
işçi sınıfının geleceğidir!
İşçi-öğrenci TEK-EL, tek yumruk!
Yerel işçi bültenleri genel grev-
genel direnişi örgütlemeye çağırıyor!
Gençliğin Newroz eylemlerinden
DLB faaliyetlerinden..
Emperyalistler dolaylı görüşmeleri başlatma çabalarını sürdürüyor
Sermayenin yoğunlaşması,
silahlanma ve sefalet
Avrupa’da Newroz kutlamaları
Türkiye’de demokratikleşme
sorunu hakkında kısa notlar…- 5 -
M. Can Yüce
Sermaye devleti cüceleşirken...
Devrimci ve Demokratik Yapılar
Arasi Diyalog ve Çözüm
Platformu’ndan açıklama
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Enerjide özelleştirme
saldırılarını durdurmak için...

Ankara’da 18 Mart günü Stratejik Teknik Ekonomik Araştırma Merkezi (STEAM) tarafından düzenlenen Enerji Konferansı’nda 45 adet termik ve hidroelektrik santralinin özelleştirilmesi ele alındı. Elektrik üretim özelleştirmelerinde, öncelikli olarak Hamitabat, Çan, Seyit Ömer ve Soma A-B’nin özelleştirme ihale ilanlarına, 2010 yılının birinci yarısının sonunda çıkılmasını planlıyor. Danıştay’ın mevzuatı doğrultusunda hidroelektrik santrallerin işletme hakkı verilmesi, termik santrallerin ise varlık satışıyla özelleştirilmesi planlanıyor.

Uluslarası sermayenin direktifleriyle TEKEL, SEKA gibi kamu kurumlarını birbir özelleştiren veya tasfiye eden sermaye hükümeti şeker ve enerji alanında da yeni saldırıların kapısını aralıyor. Özellikle Yatağan’da maden ve enerji işçileri bu saldırı planlarına karşı ortak mücadelenin yollarını arıyorlar. Yine Kırşehir’de Tes-İş üyesi 18 işçinin özelleştirme sonrası 4/C’ye geçirilmek istenmeleri ve işten atılmaları ileriki döneme ilişkin saldırıların işaretini veriyor.

Elektrik üretim özelleştirme ihalesi Haziran da yapılacak!

Sermayenin emekçilere karşı yoğunlaştırdığı ekonomik ve siyasi saldırının en önemli kısmı, bugün özelleştirme uygulamaları olarak işçi ve emekçilerin karşısına çıkarılmaktadır. Eğitim, sağlık, haberleşme, enerji başta olmak üzere işçi ve emekçilerin doğal gereksinimlerini karşılayan mal ve hizmet üretimleri, sermayenin insafına ve kâr güdüsüne terk edilmek istenmektedir.

Öncelikli olarak 4 üretim tesisinin portföy gruplarından ayrı olarak özelleştirilmesi hedefleniyor. Hamitabat, Soma A-B, Çan ve Seyitömer santralleri arasındaki özelleştirmelere de Hamitabat santrali ile başlanılması öngörülüyor. Bu 4 santral, EÜAŞ’ın toplam termik santraller brüt üretiminin yüzde 28,5’ini oluşturuyor. Toplam kurulu kapasitesi 3,074 megavat (MW) olan bu santrallerin, 2009 yılı üretimi 15.640 gigavatsaat (GWh) olarak gerçekleşti.

Yapılması gereken kanun değişikliklerinin gerçekleşmesine bağlı olarak, söz konusu dört santralin ardından belirlenen portföy gruplarıyla devam etmesi öngörülüyor. Bu arada, özelleştirme için büyüklükleri 356 MW ile 2,795 MW aralığında değişen 9 portföy grubu oluşturulmuştu. Bu portföy grubunda, 13 termik ve 27 hidroelektrik santrali bulunuyor.

AKP, Danıştay mevzuatına uygun özelleştirme hazırlıklarına başladı

Sermaye hükümetinin kamu alanına dönük özelleştirme planları ve hazırlıkları devam ediyor. Sermaye hükümeti, özelleştirmelerin gecikmesine yol açacak olası Danıştay engelini aşmak için şimdiden harekete geçti. Danıştay’ın mevzuatı doğrultusunda hidroelektrik santrallerin işletme hakkı verilmesi, termik santrallerin ise varlık satışıyla özelleştirilmesi planlanıyor. Kurulacak portföy şirketlerinin hisselerinin devrinde de, portföy şirketlerinin HES’lerin işletme hakkına, termiklerin ise varlıklarına sahibi olması planlar arasında yer alıyor.

Öte yandan, yatırımcıların tercihi dikkate alınarak, özellikle linyit santrallerinde alıcı tarafından yakıtın sağlanması konusunda yasal düzenlemeye gidilecek. Buna göre, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin bünyesinde bulunan linyit rezervlerinin ruhsat haklarının da santralleri alacak yatırımcıya verilmesi planlanıyor. Enerji Bakanlığı da bu konuda, yasa taslağı çalışması başlattı.

Maden ve enerji işçilerinin özelleştirme karşıtı eylemleri başladı

Yatağan’da özelleştirmeye karşı mücadele büyüyerek sürüyor. T. Maden-İş ve Tes-İş üyesi işçilerin enerji santrallerinin özelleştirilmesine karşı düzenlediği basın açıklamasına, 1500 işçi ve emekçi katıldı. Kitleselliğiyle mitinge dönüşen eylemde, mücadele kararlılığı dile getirildi, sermaye hükümeti uyarıldı.

Eylemde konuşan T. Maden-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin şunları söyledi: “Bizler de maden işçileri ve enerji işçileri olarak diyoruz ki, biz sadece işyerlerimize sahip çıkmıyoruz, 70 milyonun hakkına hukukuna da sahip çıkıyoruz. TEKEL işçisi hükümetten hangi cevabı almışsa, bizler de aynı cevabı alacağız. Ama 2000 yılında olduğu gibi taşeronlaşma mücadelemizde olduğu gibi, 8-9 Şubat‘ta Yatağan’da özelleştirme heyetine karşı koyduğumuz gibi, TEKEL direnişini sahiplenmemizde olduğu gibi, Yatağan ve Milas’ta emeğe ve ülkeye sahip çıkan toplumun tüm katmanlarıyla dayanışma içinde bu saldırıları durduracağız. İşyerlerimizi özelleştirme terörünün kurbanları haline getirilmesine izin vermeyeceğiz.”

Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik de eylemde yaptığı konuşmada özelleştirmelerden vazgeçilmesini istedi. Fatih Erçelik, Tes-İş Yatağan Şubesi olarak Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santrallerinde çalışan üyeleriyle ve Maden-İş Sendikası’yla beraber santral özelleştirmelerine karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini söyledi. Bedel ödemeye hazır olduklarını belirtti. Özelleştirmeci firmalara “Gelecekleri varsa, görecekleri de var!” diyerek seslenen Fatih Erçelik, şalter indirmekten çekinmeyeceklerini de dile getirdi.

Özelleştirme saldırısı, gerçek dışı söylemlerle ve ambalajlarla işçi ve emekçilere yutturulmaya çalışılmıştır. Ancak gelinen yerde işçi ve emekçiler, özelleştirmeler sonucunda, çalışanların özlük hakları başta olmak üzere yoğun hak kayıpları yaşadığını, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma çalışma dönük yaşamına yoğun saldırıların gündeme geldiğini kendi deneyimleriyle bizzat öğrenmişlerdir. Tam da bu zeminde özelde enerji işçilerinin, genelde emeğin tüm toplumsal kesimlerinin özelleştirme karşıtı mücadele isteği artmaktadır. 

Özelleştirmelerin sonuçları…

Geçmişte diğer sermaye hükümetleri, bugün ise AKP eliyle sürdürülen özelleştirmeler ile sermayenin serbestçe at koşturduğu, dilediğince fiyat belirlediği, gözünü kırpmadan çalışanları kapı önüne bıraktığı düzenin var olan zemini daha da genişletilmek isteniyor. Önceki özelleştirmeler, kapitalistlerin işletmeleri eline geçirdiği andan itibaren işten çıkarmalara, sendikasızlaştırmaya, taşeronlaştırmaya yöneldiğini gösterdi. Özelleştirmelerde bugüne kadar yaşananların ortak yönü, sermayeye devredilen kuruluşların yok pahasına elden çıkarılmasıdır. Bazen kuruluş alacaklarının bile satış bedelini fazlasıyla ödeyebileceği, arsa bedelinden daha düşük bedellerle özelleştirmelerin yapıldığı bile görülmüştür.

Kapitalistler enerji sektörünün ne denli kârlı olduğunun farkındalar ve bu konuda oldukça iştahlılar. Kapitalistler daha önce enerjiyi nasıl yöneteceklerini, AKTAŞ örneğinde olduğu gibi gösterdiler. İşletmeleri iflasa sürüklediler. Ayrıca, özelleştirilen elektrik üretim tesislerinde çalışanların sosyal ve özlük hak kayıpları araştırma gerektirmeyecek kadar açıktır. Örneğin TELEKOM özelleştirildi. Özelleştirmeden sonra işçi haklarına yönelik saldırılar ayyuka çıktı. TİS’te sadaka zammına karşı işçiler greve çıkmak zorunda kaldı. Emekçilerin payına ise sonradan mahkemelik olan sabit ücret dayatması düştü. Tüm bunlar özelleştirmenin işçi ve emekçilere zarar verdiğinin açık göstergesidir. Eğer bu saldırılara karşı güçlü bir mücadele örgütlenmezse yarın yeni TEKEL’lerin ve TARİŞ’lerin yaşanması kaçınılmaz hale gelir.

Özelleştirme saldırısını durdurmak için…

Enerji işçileri daha şimdiden direnişten yana tutumlarını ortaya koymaya başladılar. Direnişin geleceği için, bu haklı özelleştirme karşıtı davada, üretimden gelen gücün kullanılarak sermayeye karşı saldırıya geçilmesi gerekmektedir. İki tarafı olan, iki sınıf arasındaki bir savaşı elbette ki, güçlü olan kazanır. Gücünü baskı ve zorbalıkta bulan sermayeye karşı, gücünü eylemli sınıf dayanışmasından alan ve grev silahını kullanan enerji işçilerinin karşısında hiçbir güç duramaz.

Sermaye sınıfının kölelik koşullarında güvencesiz ve geleceksiz bir yaşam dayatmasının önüne geçmek, genel grev silahının etkili bir şekilde kullanılmasıyla mümkündür. Genel grevin, genel direnişin örgütlenebilmesi için daha önce TEKEL ve şeker işçilerinin şimdi enerji işçilerinin açığa çıkan mücadele potansiyelinin diğer sınıf bölükleriyle buluşması, birleşik, militan bir mücadele hattı ile sürecin örülmesi gerekmektedir. Bunun gerçekleşmesi için, enerji sektöründe ortaya çıkan kıvılcımı büyütmek için tüm gücümüzle seferber olmalıyız.